20 Ekim 2009 Salı

Anakartların Yapısı, Bileşenleri ve Görevleri



Anakartlar elektriği geçirmeyen fiberglas malzemeden üretilirler ve üzerinde bakır yollar bulunur, çok karmaşık bir yapıdadırlar ama çalışma prensibleri oldukça basittir.
Standart bir anakart üzerinde bulunan minimum bileşenler ve donanımlar; İşlemci, Chipset (Yonga Seti), Ram, Ses kartı, Ekran kartı, Ethernet kartı, Bios, Ram slotları, PCI slotları, AGP Slotları vesairedir. Bunların yanısıra klavye ve farenin takılabileceği PS/2 bağlantıları da anakart üzerine entegre edilmiştir.
Chipset (Yonga Seti): Yukarıda da kısaca bahsettiğimiz gibi Chipsetler bilgisayar içerisinde haberleşmeyi sağlar. Bileşenler üzerindeki haberleşme ne kadar hızlı gerçekleşirse bilgisayarın performansıda o derece artar. Bu nedenle chipsetlerin bilgisayar performansı üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Günümüzde en çok kullanılan Chipsetler Intel firması tarafından üretilmektedir.Silicon Integrated Systems (SIS), Acer Labs Inc. (ALI), VIA gibi üretici firmaların da geliştirdiği popüler yonga setleri vardır.
VeriYolu (Bus): Anakart üzerindeki bileşenlerin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan aygıtların chipsetler olduğunu söylemiştik veriyolu (Bus) ise chipsetlerin haberleşmeyi sağlarken kullandığı yolu teşkil eder yani veriyolları bileşenler arasındaki köprülerdir. Örnekle açıklamak gerekirse Chipsetleri sabit telefonlara, Veriyollarını ise telefon kablolarına benzetebiliriz. Nasıl ki telefon görüşmesi yaparken kablolar aracılığı ile iletişim kuruyorsak Chipsetler de Veriyolları aracılığı ile bileşenler arasındaki iletişimi sağlar.
Veri yolları Standart ve Adres olarak ikiye ayrılır.Standart veri yolları bilgisayarda yaptığımız işlemlerle ilgili verileri aktarırken, adres veriyolu verilerin nerelere gideceğini belirler. Bilgisayar üzerindeki her parçanın bir kapasitesi olduğu gibi veriyollarının da kapasitesi vardır ve bu kapasite veriyolunun bir seferde ne kadar veri aktarabileceğini belirler. Mesela 16 bit’lik veriyolu bir seferde 16 bit, 32 bitlik veriyolu bir seferde 32 bit veri akışı sağlar.Tahmin ettiğiniz gibi bu da bilgisayarın performansı açısından oldukça önemlidir. Yalnızca iki donanım aygıtını birbirine bağlayan veriyoluna “port” adı verilir. Örneğin : AGP (Advanced Graphics Port)
Günümüzde bilgisayarlarda ISA, PCI ve AGP veriyolları kullanılmaktadır.
ISA (Industry Standard Architecture): 1984 yılında geliştirilmiştir. ISA veriyolu en fazla 16 bit genişliğinde ve 8 Mhz hızında çalışabilmektedir. ISA veriyolları hızlı veri akışına ihtiyaç duymayan Sound Blaster uyumlu ses kartları için kullanılmaktadır.
AGP (Advanced Graphics Port): Yalnızca ekran kartlarında kullanılmak üzere geliştirilmiştir.Grafik ağırlıklı uygulamalardaki gelişmeler AGP veriyolunun geliştirilmesini zorunlu kılmış ve 1997 yılının sonlarında 32 bit genişliğinde ve 66 Mhz hızlarında geliştirilmiştir.Veriyolu kapasitesi 266 mb/sn’dir.
PCI (Peripheral Component Interconnect): Tak çalıştır destekli bir veriyoludur. 1993 yılında Intel firması tarafından geliştirilmiştir ve 64 bit’liktir.Ancak uyumluluk problemleri nedeniyle genelde 32 bit olarak kullanılır.Veriyolu kapasitesi 133 mb/sn’dir.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Ccd ve Cmos nedir?

CCD veya CMOS, bildiğimiz elektronik devreler gibidir sürekli kullanılan “elektronik film” görevi görürler. Bu cihazların üzerinde, en az cihazın çözünürlüğü kadar sensör/devre vardır ve bu devreler, o noktaya düşen ışığı piksel cinsinden dijital ortama yansıtırlar. Yani 5MP bir dijital fotoğraf makinesi üzerinde, 2560 x 1920 yani yaklaşık 5 milyon adet mini sensör bulunur. CCD’ler ile CMOS’lar arasında en genel tanım, birisinin daha iyi, diğerinin eski teknoloji olduğu şeklindedir ama bu doğru bir tanımlama olmaz. Günümüzde Canon firması, CMOS’u o kadar geliştirmiştir ki, benim diyen CCD’ye taş çıkaracak sonuçlar üretmektedir.
Ama profesyonel üreticileri devre dışı bıraktığımızda CCD teknolojisi, CMOS’tan biraz daha üstün görünmektedir. Tabi bu, bir “teknolojik altyapı” anlamına gelmez. Yani PC’mize alacağımız anakartı seçer gibi, CMOS ya da CCD seçmek “bütünüyle anlamsız” ve sık yapılan bir hatadır. Dijital kameralar, örnek fotoğraflarına yani verdikleri sonuçlara göre seçilir. O makinenin içinde nasıl bir devre olduğu, kullanıcıyı hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Onun için önemli olan, nihai aşamada elde ettiği fotoğrafın kalitesi ve berraklığıdır.
CCD ile CMOS arasında temel farklardan birisi de enerji kullanımıdır. CCD, daha fazla enerji harcar, daha çok ısınır, CMOS ise bunun tersidir ama bu da, kullanıcıyı ilgilendiren bir durum değildir. Yani burada tartışılan işlemci farkı, PC dünyasındaki “intel mi amd mi” tartışması gibi değildir. Kullanıcı sonuçlarla ilgilenir, elektronik devre ile değil. Zira bu aletlerde bir “parça upgrade” söz konusu değildir. Az enerji veya çok enerji harcaması da kullanıcı açısından “anlamsızdır”. Onun için anlamlı olan, tam dolu bir pil ile kaç poz çekebildiğidir. CCD’li bir kamera, daha yüksek amperli bir pil koyup, daha fazla çekim yapma imkanı verdikten sonra, fotoğrafçıyı neden ilgilendirsin ki, hangisinin daha fazla poz çektiği ? Bu konuyu detaylıca anlatmakta fayda var zira dijital kamera kullanımı, PC kullanıcılarına has bir durum değildir. Hatta PC kullanıcıları, bu piyasaya en son giren kullanıcı kesimidir, asıl dijital kamera kullanıcılarının çoğu bilgisayardan anlamaz bile. Buna karşılık PC bazlı kullanıcılar, kameraları “CCD varmış, iyiymiş, bunu alayım” ya da “vaaaay, bunun megapikseli ötekinden daha yüksek, bunu alayım” gibi yanlış değerlendirmeler yapabilmektedir. Elbette ki yüksek MP daha iyidir ama aynı koşullar ve netlik altında yüksek MP daha iyidir. Yüksek MP için kalite kaybı veya yüksek fiyat maliyeti söz konusu oluyorsa, düşük olan daha doğru bir tercihtir. Donanımcılar iyi bilirler ki, bir bilgisayar sistemini değerlendirmede en büyük hata, sadece işlemcinin hızına bakarak karar vermektir. Bu sebeple sadece MP’e bakarak karar verme veya sadece işlemci tipine (CMOS/CCD) bakmak da, aynı büyük hatadır. Tercihlerde temel kriterler sırasıyla, görüntü kalitesi, ergonomi, fiyat/performans, dayanıklılık/uyumluluk olmalıdır. Bunu bir kenara not edelim zira bu işle ilgilenenler, tıpkı PC upgrade eder gibi, 3-5 senede bir kamera upgrade etmeye hazırlıklı olsunlar. Yakıcı bir hobidir bu çünkü

Bios nedir?

Tanım BIOS
: 'Basic Input / Output System' (Temel Giriş / Çıkış Sistemi) kelimelerinin baş harflerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir. Anakartınızın özelliklerini ve üzerine takılı olan donanımların çalışması için gereken parametreleri, kullandığınız işletim sistemine aktaran, minik bir işletim sistemidir. ROM adını verdiğimiz 'Read Only Memory' (Sadece Okunabilir Bellek) bir çipiçine depolanmıştır. Yeni teknoloji ile birlikte anakartların çoğunda şimdilerde kullanıcılar tarafından kolayca güncellenebilen 'Flash BIOS' olarak da bilinen EEPROM 'Electrically Erasable Programmable Read-Only Memory' (Elektrikle Silinebilir Programlanabilir Sadece Okunabilir Hafıza) kullanılmaktadır. (Daha önceki BIOS ların çipleri güncellenebilmek için anakarttan fiziksel olarak çıkartılır ve daha yenisi ile değiştirilirdi.)

Kullanımı ve İşlevleri:
Üstlendiği Görevler Bilgisayarı ilk açtığımızda çalıştırılan ilk program BIOS'dur. İlk olarak bilgisayarın donanımını tarar ve test eder. (Bu işlem Power On Self Testveya POST olarak adlandırılır.) Daha sonra BIOS işletim sistemini yükler. BIOS içindeki bilgiler bazı zamanlar CMOS diye de adlandırılan SETUP programı ile değiştirilebilir. Run Time Service olarak adlandırılan aynı zamanda BIOS‘ un bir fonksiyonu olan komut kümesi bilgisayarın donanımını kontrol etme işleminde işletim sistemine ve uygulama programlarına yardım eder. BIOS, bilgisayarın donanımı hakkında tüm bilgiye sahip olur ve bu donanımların birbirleri ile haberleşmelerini üstlenir. Örneğin; parçaları üzerine takılı barındıran anakartlarda; anakartınızın üzerine takılı donanımların bilgisini BIOS verir. Anakart üzerinden desteklenen herhangi bir donanım rahatlıkla BIOS üzerinden iptal edilebilir. Diğer taraftan BIOS; bir yazılım olduğundan; anakartın dengeli ve performanslı çalışması için kullanıcılara ayar yapma olanağı sağlar
Blu Ray 25 GB'lik yer alır

18 Ekim 2009 Pazar

Anakarttaki soket çeşitleri

Socket 370 (Intel Pentıum III ve Celeron)-Socket A (AMD Athlon ve Puron-Socket 423 (Intel Pentium 4)-Socket 478(Intel Pentıum 4)-Socket 754(AMD Athlon)-Socket 775(Intel Pentıum 4)-Socket 939(AMD Athlon)-Socket 940

kuzey güney köprüleri nedir

Çipset, 2 bileşenden oluşuyor: Kuzey ve güney köprüleri. Anakartınıza baktığınızda rahatça onları ayırt edebilirsiniz ekseriyetle. Kuzey köprüsü adı verilen çipler bazen dahili görüntü çipleri taşır ama ana görevleri işlemci, RAM, AGP veya PCI Ekspres veri yolları arası iletişimi sağlamak.Güney köprüsü ise şayet anakarta dahili ise firewire, ethernet gibi özellikleri USB, PCI, ve artık demode olan ISA veriyollarını, IDE kontrolcüleri(yani diskleriniz) güç yönetimi (APM, ACPI?) ve IRQ gibi diğer mevzuları yönetir. RAID çipi ayrı değilse (anakartta Promise gibi yongalar yoksa) o da güney köprüsünce sağlanır, yönetilir.

16 Ekim 2009 Cuma

GRİBE İLAÇSIZ TEDAVİ

Son bir haftadır devamlı öksürüyorum ve ateşim var. Gittiğim doktor grip dedi ve bir torba ilaç verdi.Bu tür hastalıkların iyileşmesi için kendi kendimize yapabileceğimiz başka şeyleryok mu?

Olmaz mı. Alınacak birkaç küçük tedbir yada yaşantımızda yapacağımız basit düzenlemeler hastalığın daha kolay ve çabuk geçmesine yardımcı olacaktır. Bunların başında grip ve soğuk algınlığında tedaviye ne zaman başlanması gerektiği gelir. Yaşadığınız o can sıkıcı belirtilerin bir kısmı doğal iyileşme sürecinin bir işareti ve savunma sisteminin hastalıkla mücadele ettiğinin kanıtıdır. Mesala ateş, bedeninizin mikropları normalden daha sıcak bir ortamda öldürmeye çalışması nedeniyledir. Normalden daha sıcak bir ortam mikropları öldüren proteinlerin kana daha çabuk ve etkili yayılmasını sağlar. Dolayısı ile orta dereceli bir ateşe bir iki gün tahammül ederseniz daha çabuk iyileşirsiniz. Aynı şekilde öksürük de iltihaplı balgamı dışarı atarak hastalığın akciğerde yerleşmesini engeller. Burun açan ilaçlar da bu bölgedeki kan damarlarını büzüştürerek kan akışını azaltır; bu da mikroplarla savaş için sıcak olması gereken burun ve boğazın soğumasına sebep olur.Burnumuzu düzenli olarak temizleyerek salgıları geri yutmamak önemlidir. Fakat bunu yaparken çok zorlayarak mikrobun orta kulağa taşınmasına sebep olmamak gerekir. Bunun yanında tuzlu su ile burnun temizlenmesi hem tıkanıklığı açar hem de virus yada bakterileri ortamdan uzaklaştırır. Tuzlu su şu şekilde hazırlanabilir; 1 su bardağı ılık suyun içine ½ çay kaşığı tuz ve ½ çay kaşığı karbonat eklenir. Eritildikten sonra sıra ile her iki burun deliği bir damlalık yada burun pompası yardımı ile yıkanır.Vücudu sıcak tutup istirahat etmek ona tüm enerjisini hastalıkla savaşmaya yöneltme fırsatı verir. Bir battaniyeyi üzerinize çekip yatmak yapacağınız en doğru harekettir. Bununla birlikte içeceğiniz sıcak içecekler tıkanıklıkların açılmasına yardımcı olur, susuz kalıp kurumanızı engeller, boğazınızı yumuşatır. Eğer burnunuz boğazınız tıkalıysa gece rahat bir uyku uyuyamazsınız. Papatya, nane, kuşburnu gibi bir bitki ile hazırlanan çayın içine bir tatlı kaşığı bal katıp tatlandırın; eğer içki içiyorsanız dört çorba kaşığı konyak ekleyin, içmiyorsanız yarım limon sıkın. Bunu yatmadan önce sıcak olarak içmek sizi rahatlatacaktır. Bu içeceğin oda ısısına gelmiş halini garagara için de kullanabilirsiniz. Sıcak buharlı bir duş almakta aynı şekilde üst solunum yollarını rahatlatarak, kaslarınızı gevşeterek iyileşmenize yardımcı olur.Tahriş olmuş burun deliklerinin etrafına mentol, okaliptus yada kafur içeren merhemler sürmek hem burunu açar hem de tahrişi düzeltir. Bunların hepsinin de hafif yüzeyel uyuşturucu etkisi vardır; bu da burun çevresindeki acıyı geçirmekte faydalıdır. Sıcak yada soğuk uygulamak dolmuş sinusleri bir ölçüde rahatlatmakta faydalıdır. Bunun için buz torbaları yada sıcak su termoforları kullanılabilir. Fakat aşırı sıcak yada soğuğun cildi yaralamasına izin vermemek gerekir.Gece rahat nefes almak için her zaman yatılandan daha yüksek yastıkla yatılması solunum yollarının açık kalmasına yardımcı olur. Bunun yanında mutlaka gerekmiyorsa hasta insanlar uçak yolculuğundan kaçınmalıdır. Uçuş sırasındaki basınç değişiklikleri hastalığın iyileşmesini geciktirip zorlaştırabilir. Uçmak çok gerekiyorsa üst solunum yolunu rahatlatıcı ilaçlar kullanmak yada sakız çiğneyip sık sık yutkunmak alınabilecek önlemlerdir.Bazı yiyeceklerin grip ve soğuk algınlığı ile savaşta faydalı olduğu bilinir;Bu gıdalardan bazıları aşağıdaki şekilde sıralanabilir;• Çay: Siyah yada yeşil çayın içinde cathecin denilen fitokimıyasal madde vardır. Doğal bir antibiyotik ve ishal durdurucu olarak bilinir•Dolmalık Biber: C vitamini deposudur.•Kırmızı Biber: Salgıları yumuşatır•Hardal ve yabanturpu: Solunum yollarındaki salgıları yumuşatır.•Yabanmersini: İshali durdurur, ağrıları azaltır, ateşi düşürür•Turunçgiller: C vitamini deposudur•Kızılcık: Mikropların idrar yoluna geçmesini engeller•Pirinç: İshali azaltır•Soğan: Bronşit ve diğer enfeksiyonları giderdiği söylenen kimyasallar vardır.•Muz: Mideyi rahatlattığı bilinirTavuk suyuna sıcak çorbanın grip tedavisindeki hikmeti sıcak olmasından, sulu olamasından, kolay sindirilebilmesinden, içinde bol miktarda değerli besinin bulunmasından gelir. Ama en önemlisi annemiz, babamız yada eşimiz tarafından o hastalık halinde en ihtiyaç duyduğumuz sevgi ve ilgi ile hazırlanmış olmasıdır.

13 Ekim 2009 Salı

KİŞİSEL BİLGİSAYARIN TARİHÇESİ

1937 yılında, Harvard üniversitesinden Howard-Aiken ilk otomatik hesap makinesi (MARK-I), 1943 yılında Pennsylvania Üniversitesinden J. P.Erkert'ın ilk işlevsel bilgisayar olan 30 ton ağırlığındaki ve saniyede 5.000 işlem yapan ENIAC [Electronic Numerical Integrator And Calculator] (Elektronik Sayısal Doğrulayıcı ve Bilgisayar)'ı yaptı.ENIAC, 30 ton ağırlığında; 9x15 metrelik bir odayı doldurmakta; hesaplama vurumları 1500 elektromekaniik röleden (yolvericiden) geçip 18.000 den çok radyo lambasından akmaktaydı. ENIAC'ı çalıştırmak için 150.000 vat enerji gerekliydi. ENIAC, yalnızca 80 karaktere eş veri saklayabiliyordu.Lambalaların hepsi çalıştığında, mühendis ekibi bir problemi çözmek için 6000 kabloyu elle fişe takarak ENIAC'ı kuruyorlardı.1951-1959 arasındaki üretilen bilgisayarlarda vakum tüpleri kullanıldı. Bu tüpler bir ampul büyüklüğünde, çok fazla enerji harcamakta ve çok fazla ısı yaymakta idiler. Veri ve programlar magnetik teyp ve tambur gibi bilgi saklama araçlarıyla saklandı. Veriler ve programlar bilgisayara delgi kartları ile yükleniyordu.1959-1964 arasında üretilen bilgisayarlarda transistörler (10 bin adet) kullanıldı. COBOL, FORTRAN, ALGOL yüksek düzeyli diller ve işletim sistemleri geliştirildi. 1964-1970 arasında, üretilen bilgisayarlarda entegre devreler kullanıldı, onbinlerce devre küçük bir silikon chip'e yerleştirildi. Düşük maliyet, yüksek güvenirlilik, ufak boyutlar, düşük enerji harcaması ve hızlı olması bu chip'lerin mikro-bilgisayar yapımında kullanılmasına neden oldu.1970'li yıllardan sonra, büyük çaplı tümleşik devreler kullanılmaya başlandı. Bilgisayar donanımında bu teknolojinin kullanılması bilgisayarın hesaplama hızlarını ve güvenirliliğini arttırmış ve hacimleri çok küçültmüştür.Mikroişlemci denilen tek bir tümleşik devre yongalarının bilgisayarlara uygulanması ile tek kullanıcılı ucuz bilgisayarlar üretilmiştir. İlk IBM Kişisel Bilgisayarı, 1981 yılının Ağustos ayında pazara çıkardı.IBM, 1983 baharında, şirketin, içinde sabit disk bulunan ilk kişisel bilgisayarı olan PC/XT'sini piyasaya sürdü. Disk, yerleşik bir depolama aygıtı olarak çalışıp, 10 megabayt'lıktı.1984'te, IBM, Intel'in 80286 micro işlemcisine dayalı, PC AT adlı yüksek performanslı ikinci kuşak bilgisayarını tanıttı. IBM PC'den üç kat hızlıydı.İlk popüler grafiksel işletim sistemi 1984 yılında, Apple Macintosh'u sürdüğünde piyasaya girdi. Microsoft firması Macintosh için sözlük işlemci ve elektronik tablo programı yazdı.1990 mayısında, Windows 3.0 piyasaya sürüldü.Günümüzde ise yapay zekanın kullanılacağı bilgisayarlar üzerinde çalışmalar sürmektedir

APPLE BİLGİSAYAR TARİHİ

Steven Wozniak ve Steven Jobs liseden arkadaştılar ve ikisi de elektronikle uğraşıyorlardı. İkisi de okuldan ayrılıp, Silicon Valley'de çalışmaya başladılar. Wozniak bilgisayar tasarımı üzerinde çalışıyordu ve 1976'da Apple I'i tasarladı. Jobs, Wozniak'a bu makineyi satması konusunda ısrar etti ve 1 Nisan 1976'da Apple Computer doğdu. Apple I pek ciddiye alınmadı. Apple 1 Nisan Gregorian Takvimine göre yılın 91. günüdür. Sonraki sene için 274 gün var (Artık yıllarda 275). 1977 yılında yerel bir bilgisayar fuarında Apple II modeliyle yer alıncaya kadar adını duyuramadı. Apple II, ilk plastik kasalı ve renkli grafikler içeren bilgisayar olması nedeniyle çok etkleyiciydi. 1980'de Apple III satışa sunuldu ve Apple bilgisayarları yurtdışında da satılmaya başlandı. Jobs 1979'da yönetim kurulu başkanı oldu. 1981 yılında lBM ilk PC'sini üretti. 1983 yılı başlarında John Sculley Apple'ın yönetim kurulu başkanı oldu. Jobs Macintosh üzerinde çalışmaya başladı. Jobs , yazılım geliştiricileri ikna ederek bu model için programlar yazmalarını sağlamaya çalışıyordu. Biliyordu ki Mac'in başarılı olması yazılım endüstrisine bağlıydı. 22 Ocak 1984'te, 22nd, Super Bowl'un üçüncü çeyreğinde, Apple meşhur 60 saniyelik reklamını yayınladı. Ridley Scott tarafından yönetilen bu reklamda Orwell'in 1984 kitabından alıntı yapılmış ve 1970'li yılların en umut verici yönetmenlerinden biri olan Ridley Scott, özellikle " The Duellists " ( 1977 ) ve " Allien " ( 1979 ) gibi ses getiren filmlerde sergilediği kendine has üslubu ve etkili öykü anlatımıyla dikkatleri üzerinde topladı. Her ne kadar 1980 ve 1990'lı yıllarda yaptığı ticari filmlerle eleştirilere maruz kaldıysa da yeteneğinden hiçbir şey yitirmeyen Scott, özellikle yüksek bütçeli " 1492 : Conquest of Paradise " adlı filmin gişede hüsrana uğramasıyla itibar kaybetti....Detaylı bilgi için linke tıklayınız.lBM dünyası yeni bir bilgisayar tarafından paramparça edilmişti. Bu arada Jobs, Sculley ile anlaşama¤¤¤¤¤ Apple'dan istifa etti. Bu olayı takiben Apple ilk kez çeyrek bazında zarar açıkladı. Sculley bu arada Windows 1.0 ile Mac grafik arayüzünün benzerlikleri nedeniyle Microsoft'tan Bill Gates ve Paul Allen tarafından 1975 yılında iki kişilik bir şirket olarak kurulan Microsoft, 60 bine yakın çalışanı ve 40 milyar dolarlık nakit rezerviyle yazılım dünyasının devi oldu....Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Bill Gates ile büyük bir tartışmaya girdi. Gates sonunda Windows 1.0'da Mac teknolojilerini kullanmayacağına dair bir anlaşma imzalamaya razı oldu. Bu anlaşmada Gates'in avukatlarının becerisi sayesinde gelecekteki Amerikalı girişimci Gates iki kişilik şirketini (Microsoft) başta gelen bir Bilgisayar Software (Yazılım) şirketine dönüştürdü. Gates 20. yüzyılın son döneminde en başarılı şirket patronlarından biri oldu. Seattle/Washington'da avukat bir babayla öğretmen bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen Gates, henüz oniki yaşındayken özel bir okulda ilk informatik (bilişim) kurslarına gitti. Okul arkadaşı Paul Allen ile birlikte boş zamanlarını çoğunlukla bilgisayar programları üzerinde çalışarak geçiriyo...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Windows sürümlerinden hiç bahsedilmemişti. Böylece Apple grafik arayüz tasarımında tek olma hakkını yitirmiş oldu. Bu anlaşma Windows arayüzü hakkında açılan daha sonraki Apple-Microsoft davalarında önemli bir belge olacaktı. Mac'i düştüğü kötü durumdan kurtaran olay, Mac için ilk PostScript yazıcı olan LaserWriter ve ilk masaüstü yayıncılık programlarından birisi olan ...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.PageMaker'ın aynı anda piyasaya çıkmaları oldu. Bu iki ürün sayesinde Mac yayıncılık için ideal ve ucuz bir çözüm haline geldi. 1987 yılında Apple Mac ll'yi duyurdu. Genişleyebilirlik ilkesi ile üretilen Mac ll, Macintosh hattının güçlü ve bilinen bir bilgisayar ailesi haline geldiği imajını yarattı. Apple ayda 50.000 Mac satmaya başladı. 1990 yılında piyasa PC-uyumlu bilgisayarlarla dolmuşken, Apple Mac satan tek şirket olarak kaldı. Mayıs ayı sonlarında Microsoft neredeyse dünyadaki tüm PC-uyumlu bilgisayarlarda çalışabilen Windows 3.0'ı üretti. Apple 1991 yılı sonlarında iyi bir satış grafiği çizen ilk taşınabilir modellerini (PowerBook) satışa sundu. Aynı zamanda yeni tür bir bilgisayar olan PDA(personel digital assistant) üzerinde çalışmalarına da devam ediyordu. Bu alete Newton adı verilmişti. 1994 yılında PowerMac ailesi anons edildi. Bunlar lBM ve Motorola tarafından ortak olarak geliştirilen ve çok hızlı bir işlemci olan PowerPC işlemcisinin kullanıldığı ilk Macintosh'lardı. PowerPC işlemcisi Mac'lerin lntel tabanlı işlemci kullanılan bilgisayarlarla rekabet edebilmesini, hatta pek çok işlemde de Mac'in onlardan daha hızlı olmasını sağladı. Apple'ın o zamanki yönetim kurulu başkanı Spindler, Mac OS'un aralarında Power Computing firmasında bulunduğu birkaç şirkete lisanslanmasını sağladı. Apple'ın lisans konusunda çok sıkı koşulları olması nedeniyle ancak birkaç şirket bu lisansı alabildi. Apple'ın en önemli sorunu bilgisayarların satışı değil, onların üretimi idi. Yaz ayları sonunda Mac arayüzünün o zamana kadar en iyi taklidi olan Windows95'in çıkması sorunlara eklendi. Apple 1995-96 kış aylarında çok kötü durumdaydı. Pazar yanlış yorumlanarak, orta seviyedeki Power Mac'lerin yanında ucuz Performa modeli de satışa sunuldu ve satışlardan kar edilemedi. Apple bu çeyrekte zarar açıkladı ve 1996 yılı Ocak ayında Spindler'ın istifası istenerek, yerine National Semiconductor'ın eski başkanı Gil Amelio getirildi. Amelio müşterilerin ve yazılım geliştiricilerin şirketin günlük işleyişi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları için çalıştı. 1996 yılının ilk çeyreğinde 740 milyon dolar zararda olan şirket bu zararını 33 milyon dolara indirdi. Üçüncü çeyrekte Apple'ın yaklaşık 30 milyon dolar kar etmesi zarar açıklanmasını bekleyen finansal analistleri yine çok şaşırttı. 1996 yılının son günlerinde Apple endüstriyi saşırtan bir hamle yaparak NeXT'i bünyesine kattığını ve Steven Jobs'un tekrar Apple'a döndüğünü açıkladı. Newton birimi, tamamı Apple'ın olan Newton, Inc. adlı bir şirkete dönüştürüldü. Apple Temmuz 1997'de çeyrek bazında yine milyonlarca dolarlık zararın ardından Amelio'nun istifa ettiğini duyurdu. Apple'ın finanstan sorumlu başkanı olan Fred Anderson'ın günlük işleyişten, Steve Jobs'un ise geçiş döneminde Apple'ın genel durumundan sorumlu olacağı açıklandı. Jobs Apple'ın yapısında dramatik değişiklikler yapmaya Newton'un ayrı bir şirket haline gelmesi kararını iptal ederek başladı. Newton bir kaç ay sonra üretimden kaldırıldı. En önemli açıklamalar ise 1997 yılının Ağustos ayındaki MacWorld Boston'da yapıldı. Jobs açıklamaların en iyisini konuşmasının sonuna saklamıştı. Büyük şaşkınlık yaratan bu açıklama Microsoft'la bir işbirliğine gidileceği ve Microsoft'un satın aldığı 150 milyon dolarlık Apple hissesi karşılığında Microsoft ve Apple'ın 5 yıllık süreyle birbirlerine teknolojilerini lisanslamalarını ve grafik arayüz tartışmalarına son verecek anlaşmanın yapılacağının duyurulması idi. Microsoft ayrıca çok popüler bir üretkenlik yazılımı olan Office '98 paketinin Macintosh için yıl sonuna kadar hazır olacağını da duyurdu. Bir sorun daha vardı: Mac uyumlu bilgisayarlar. Jobs, Mac uyumlu üreticilerin Mac pazarına satış yaptıklarını düşünüyordu. Power Computing, Motorola ve IBM'in lisansları geri alındı. Sadece Umax tüketici pazarına 1000$'ın altında makineler üretme şartı ile lisansını kullanmaya devam etti. Umax elindeki stoğu erittikten sonra ÒWintelÓ satmaya başladı. Apple 10 Kasım 1997'de bir basın toplantısı düzenledi ve Jobs şirket stratejilerindeki yeni değişiklikleri açıkladı. Apple artık Power Computing'in geçmişte çok başarılı olduğu şekilde telefonla ve Web üzerinden makine satmaya başlayacaktı. Jobs ayrıca iki yeni model duyurdu: PowerMac G3 ve PowerBook G3. Apple Store bir haftada en büyük üçüncü e-ticaret sitesi haline gelerek çok başarılı oldu. Ocak ayındaki MacWorld San Francisco fuarında Jobs, Apple'ın bir yıldan uzun bir süredir ilk kez karlı bir çeyrek geçirdiğini ve 44 milyon dolar kazandığını açıkladı. Mayıs ayında yeni PowerBook G3 serisi duyuruldu. Bunun yanısıra eğitime yönelik Apple Store sitesi ve yepyeni bir Mac tasarımı da tanıtıldı; iMac. iMac Apple'ın tüketici pazarında kullanıcılara sunduğu, kullanıcılara gerekenden çok daha fazlasını hesaplı koşullarla sunabilen yeni ürün olacaktı. Jobs, yine Mayıs ayının ileriki günlerinde yer alan WWDC açılışında Apple'ın işletim sistemi çalışmalarına yeni bir yön verildiğini açıkladı. Mac OS X adı verilen yeni işletim sistemi, Mac OS 8 ve Apple'ın NeXTStep'ten türetilmesini planladığı Rhapsody işletim sistemlerini tek çatı altında birleştirecek ve modern bir işletim sisteminde olması gereken tüm özelliklerle birlikte OS 8 uygulamalarının çoğunu geriye dönük olarak çalıştırabilecekti. iMac sonbahar aylarında ABD'de en çok satılan bilgisayar ünvanını elinde tuttu ve Apple satışlarının tahminlerin çok üzerinde gerçekleşmesini sağladı. Apple bir yıldır karlılık durumunu korumuş oldu. 1999 yılının Ocak ayında renkli iMac'leri ve bu tasarımla uyumlu ilk renkli profesyonel bilgisayarı olan PowerMac G3 serisi ve Mayıs ayında da şu anda satılan G4 işlemcili Power Mac G4 serisi duyuruldu. Jobs 2000 yılı Ocak ayında yeniden Apple'ın başkanı olduu. 2000 yılında Mac OS işletim işletim sisteminin üstünde çalışmaya başlayan Apple 2002 yılında Mac OS X Jaguar, 2003 yılı sonunda ise Mac OS X Panther işletim sistemlerini çıkararak dünyanın 1 numaralı Unix sağlayıcısı konumuna geldi. 2003 yılının Ağustos ayında ise Dünyanın ilk 64-bit İşlemcili Masaüstü Bilgisayarı olan Power Mac G5'i ve bu bilgisayarla çalışan İşletim Sistemini piyasaya süren Apple rakiplerini geride bırakarak teknolojideki lider konumunu sürdürdü. 2002 yılında dijital müzik çalar piyasasına iPod'u sunan Apple iTunes yazılımı ile Amerika'da şarkı satışına başla¤¤¤¤¤ hem müzik hem de dijital müzik çalar pazarının lideri konumuna geldi.

6 Ekim 2009 Salı

Blog Nedir?

Blog, İngilizcedeki "web" ve"log" kelimelerinin birleşmesinden oluşan weblog kavramının zamanla yaygınlaşmış ve kısaltılmıştır adıdır. Türkçede açıkgünlük, ağ günlüğü, günce, e-günlük gibi bazı isimler önerilse de, kelimenin yaygın kabul görmüş bir karşılığı henüz bulunmamaktadır.

Blog, genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, web tabanlı bir yayını belirtir.Yayıncının seçimine göre yazılara yorum yapılabilir. Yorumlar blog kültürünün çok önemli bir dinamiği ve yapıtaşıdır. Yorum mekanizması ile yazar ve okuyucular arasında sürekli bir iletişim sağlanır.Blogcuların kendilerine has bir kültürü vardır. Yapıları birbirine benzer, üzerlerindeki yazışma ve konuşmaların tarzları birbirlerine benzer. İlk ağ günlükleri manuel olarak yazılıp güncellenirken, bugün bu iş için özel yazılmış yazılımlar kullanılmaktadır.