8 Kasım 2009 Pazar

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) Bölümü Lİsans Programında Bulunan "Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme" Dersinin Analizi

Bildiri Özeti:BÖTE bölümleri, YÖK’ün eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırması çerçevesinde kurulmuştur. Dünyada pek fazla örneği olmayan BÖTE lisans programının incelenmesi, değerlendirilmesi, ve programın çalışan ve aksayan yanlarının belirlenmesi, hem bu bölümlerin daha etkili duruma getirilmesine hem de yeni açılan BÖTE bölümleri için daha iyi bir program hazırlanmasına önemli bir katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda, bu çalışma İç Anadolu Bölgesindeki bir üniversitenin BÖTE bölümünde lisans üçüncü sınıf öğrencilerine verilen “Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme” adlı dersin eğitim programını incelemektedir. Çalışmada görüşme ve doküman analizi yöntemleri kullanılmıştır. Ders izlencesi ve ders materyalleri analiz edilmiş; dersi veren öğretim üyesi, dersin asistanları ve dersi alan öğrencilerden bir kısmı ile ders hakkında görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilere dayanarak, dersin tasarlanma süreci, dersin hedeflerinin düzeyi, derste kullanılan öğretim yöntemleri ve stratejileri, ve öğrenci değerlendirme yöntemleri betimlenmiş, ve dersin eğitim programının dayandığı temeller ortaya konmuştur. Çalışmada, söz konusu dersin programının büyük ölçüde öğrenci merkezli bir temele dayandığı sonucuna varılmıştır. Dersi veren öğretim üyesi öğrencilerin öğretim tasarımı sürecini “yaşayarak” öğrenmelerini hedeflemektedir. Hem dersin asistanları hem de öğrenciler, öğretim üyesinin uygulamaya çalıştığı “proje tabanlı öğretim” metodunu onaylamaktadırlar. Dersin asistanlarının ve öğrencilerin öğretim yazılımı tasarlama ve geliştirmeyi öğrenmenin en iyi yolunun deneyim olduğu konusunda hemfikir olmaları, dersin ağırlıklı olarak deneyime dayalı bir perspektifle hazırlanmış olmasının yerinde bir uygulama olduğuna işaret etmektedir

Symbian OS Nedir?

Symbian OS 32-bit , çoklu işlemli bir işletim sistemidir.Çok sık karşılaşılan asenkron işlemlerin ve uygulamaların birbiri ile etkileşimli olarak çalışması için dizayn edilmiştir. Örneğin bir telefon görüşmesi kullanıcının e-mail yazma işlemini kesebilir. İstenirse kullanıcı telefon görüşmesi sırasında randevularına bakabilir veya not alabilir.SMS ile kullanıcının telefon defterine ulaşmasını sağlayabilir ve bunu gönderebilir. Platform mimarisi ve yazılım geliştirme araçları vasıtasıyla uygulama geliştiriciler akıllı telefon kullanıcılarının günlük rutin işlerini yönetebilecek araçlar geliştirebilir.İlk zamanlardan bu yana Symbian OS kablosuz iletişim için düşük güç harcayacak şekilde tasarlanmıştır.Diğer önemli dizayn özellikleri:• Performans – Symbian OS minimum pil kullanımı ve düşük kapasiteli hafızayı etkin bir şekilde kullanacak şekilde tasarlanmıştır.• Çoklu işlem – Telefon ve mesajlaşma en genel bileşenlerdir.Tüm uygulamalar birbiri ile –fark edilmeksizin- paralel çalışacak şekilde dizayn edilmiştir.• Standartlar – Symbian OS ,benimsenmiş olan açık standartlar üzerine kurulmuştur.Böylelikle uygulamaların platformlar arası taşınması kolaylaşır.• Nesne tabanlı yazlım mimarisi• Gömülü yazılımlar için hafıza yönetimi• Çalışma hafıza ihtiyaçlarının düşüklüğü-Çok küçük çalıştırılabilir uygulama boyutları ve ROM-tabanlı kodlar• Güvenli haberleşme ve veri depolama için güvenlik mekanizmalarıUnicode karakter seti ile uluslar arası uygulama desteği

Symbian Nedir?

Symbian gelişmiş mobil cihazlar için işletim sistemi geliştirmeye odaklanmış bir şirkettir.Açık standart desteği ile Symbian endüstri tarafından benimsenen ilk işletim sistemidir.Symbian , mobil cihaz endüstrisinin lider oyuncuları tarafından kurulmuştur.Bu şirketler ; Psion, Sony Ericsson, Motorola, Nokia, Panasonic, ve Siemens’tir(Nokia son bir kaç ay içerisinde şirketin %60' tan fazlasını satın aldı diye duydum ama kesin bir bilgi olmadığı için net bir rakam veremiyorum). Aynı zamanda diğer telefon ve mobil cihaz üreticilerine de kullanım ve geliştirme için lisanslanmıştır.Fax, e-mail ve Internet gibi teknolojiler ilk çıktıklarında belirli bir kullanıcı sayısına erişinceye dek büyümeleri sınırlı kalmıştır.Açık standartların tamamen oluşması ile birlikte Symbian temelli mobil servisler diğerleri gibi hızlı bir şekilde büyüyecektir.Şirket SahipleriSymbian şirketi şu firmalar tarafından sahiplenilmiştir: Ericsson, Panasonic, Motorola, Nokia, Psion, Samsung, Siemens ve Sony Ericsson

Univac(edvac)

ABD'de John W. Mauchly ve John Presper Eckert adlı elektrik mühendisleri tarafından üretilen univac 1,iş dünyasının gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlandı.ilk genel amaçlı ticari bilgisayar sayılan univac 1,matematik işlemleri yapabiliyor, yazıcıdan sonuç çıktısı alabiliyor, müşterileri sıralayabiliyor, hatta seçim sonuçlarını bile tahmin edebiliyordu.
Elektrik açmak için evdeki anahtara dokunduğunuzda açar ya da kapatırsınız.Yani burada DEVRE'yi tamamlar ya da tamamlamazsınız.Açar ya da kapatırsınız.Tamamladığınızda elektrik yanar.Diğer koşulda söner.Devre 0 (sıfır) konumunda kapalı 1(bir) konumunda açıktır.Bilgisayar dilinde de (assambler) bu dil baz alınmıştır.Yani "binom" açılım.Her karakter ((Hexadecimal-onaltılıklar) farklı) , 8 adet 0 veya 1 den oluşmuştur.Örneğin "A" harfi "00101101" (A harfi açılımı'nın örneklemesi tam değildir,farklı dizilim olabilir!) oluşur.Buradaki her "0" ve her "1" bir adet "BİT" tir.8 adet bit bir araya gelerek "1 byte" ı oluşturur.yani 0 veya 1 birer bit'tir.Farklı dizilimlerdeki 8 adet bit 1 byte'ı yani bir karakteri oluşturur

İlk bilgisayar programcısı

Augusta Ada King,kısa ve talihsiz yaşamına,adını bilgisayar ve matematik tarihine yazdıracak başarılar sığdırmıştır...
Bilgisayarla program yazarken,çalışırken veya oyun oynarken ilk bilgisayar programını kimin yazdığı aklımıza gelirse,cevabını 19.yy'ın ilşk yarısında İngiltere'de buluruz.
Programlanacak olan bilgisayar Babbage'ın çözümleyici makinesidir.Programcı ise, genç bir kadın,Augusta Ada King'dir.Dönemin ünlü şairi Lord George Byron ile Anne İsabelle'nin kızı olan Ada Middlesex yani Londra'da dünyaya gelir.Eğitimine özel dersler alarak başlar ve Londra Üniversitesi'nin ilk profesörü olan de Morgan(1806-1871)'dan özel dersler alır.Ada'nın Babbage ile tanışması 18 yaşına yani 1833 yılına rastlar.Önce bir partide karşılaştığı Babbage'ın stüdyosunu annesiyle ziyaret eder.(Çalışma prensibini anlar ve bu buluşun büyük güzelliğini görür.)Sonra 19 yaşındayken William King ile evlenir.william kont'dur,kendiside kontes olur.1842'de Charles Babbage'in Analitik makinesi üzerine düşünceler makalesini,eklediği açıklamalarla İngilizce'ye çevirir.Bu açıklamalarda makinenin nasıl programlanabileceği ne dair bazı görüşlerini belirtir.Günümüzde bilgisayar programcılarının kullandığı döngü ve rutinlerin temelini oluşturan bazı fikirler veren Ada King,Analitik makine ile Bernoulli sayılarının hesaplanmasına yönelik bir program geliştirir.Bu sayede bazıları karşı çıksada ilk bilgisayar programcısı olarak kabul görür.Karşı çıkanlar Babbage'den önce bu tarz programlar yazdıklarını idda ederler.Kafasındaki projeleri gerçekleştiremediği için kendini içkiye verir ve 37 yaşındayken kısa ve talihsiz yaşamı son bulur.
1970 yılında geliştirilen bir programlama diline de,onun onuruna "Ada"ismi verilir.

Torrent nedir ne değildir, nasıl kullanılır?

Torrent nedir ne değildir size anlatmak istedim. Torrent teknolojisi bir paylaşım teknolojisidir. normalde internet üzerinden bir dosya indirmek istediğinizde bilgisayarınız bir sunucu (server)'a istek yollar, sunucu büyük otomatik bir dolap gibidir sizin dosyanızı bulur ve size yollar. Torrent'te ise bir dosya indirmek istediğinizde, önce "torrent sitesi"'ne gidersiniz, bu sitede adresler mevcuttur, sizin indirmek istediğiniz dosyanın kimlerde olduğunun bir listesini size yollar. Şimdi bilgisayarınızdaki torrent yazılımı bu listeye bakar ve sırayla bu listedekilere bize şu dosya lazım ağabey diye rica eder ve dosya indirilmeye başlar. Torrentin farkı dosyayı indirirken bir değil örneğin yirmi bin kişiden birden indirirsiniz, ve bu arada dosyanınz sizde olduğu kadarını da paylaşmaya başlarsınız. Şöyle de açıklayabilirim normal indirme bir bayiden gazete almaktır, bütün halinde alır okursunuz. Torrent'ten indirmek, o gazeteyi almış kişilerden sayfa sayfa toplamak ve birleştirmektir. Siz onlardan sayfa alırken onlar da sizde bulunan sayfaları isterler, herkes gazeteyi tamamlar.
Nasıl kullanırım?
Torrent kullanmak için özel yazılımlar var, bunların bazıları utorrent (www.utorrent.com - tavsiye ederim), azerus, bitlord, bittornado gibidir.. önce bu yazılımı yükleriz. Daha sonra torrent sitelerinden adres listeleri (torrent dosyaları) indirmemiz gerekir, bu sitelere örnek olarak Iso Hunt (www.isohunt.com - tavsiye ederim), The Prite Bay (www.thepiratebay.org), ve daha nice site mevcuttur, bu siteler arama motoru gibidir ve aradığınız torrenti bulmanızı sağlar. Torrenti bilgisayarınıza kaydettikten sonra torrent programı ile açarsınız ve indirme işlemi başlar. Torrent ararken dikkat etmeniz gereken hususlar torrentin yaşı, seeder (ekinci) ve leecher (emici) sayılarıdır. ekinciler dosyaya tamamen sahip olan ve dağıtımı yapanlardır. emiciler de dosyayı indirmeye çalışanlardır. ekinci ne kadar çoksa emiciler o kadar hızlı indirir, siz de bir emici oluyorsunuz dosya indirme bitene kadar, dosya inince ekici hale geçersiniz. Torrentlerin yaşı arttıkça ekici sayısı azalır ve dosya yavaş gelir. ekici sayısı sıfır olursa o dosya inmeyecek gibidir..

"Blu-ray" Nedir?

"Blu-ray", birçok teknoloji ve eğlence sektörü liderlerinin bir araya gelerek oluşturduğu topluluğun geliştirmek ve yeni jenerasyon optik medyaları belirlemek için yürüttükleri projedir. Blu-ray teknolojisinin tüm işlerinden Blu-ray Disc Association (BDA, Blu-rak Disk Topluluğu) sorumlu. Blu-ray gelişimine ortak olan firmalardan bazıları Apple, Dell, HP, JVC, LG, Panasonic, Pioneer, Philips, Samsung, Sony ve TDK olarak sıralanabilir. Blu-ray ayrıca Warner Bros, MGM, Sony Pictures, Fox gibi bir çok film ve medya devini de arkasına almış durumda.
İlk bakışta Blu-ray ismi garip kaçıyor. Blu-ray tam manasıyla mavi lazer demek. Aslında İngilizce doğru telaffuzu "Blue Ray" fakat günlük hayatta kullanılan söz öbeklerine patent verilmediğinden bu form seçilmiş. Dolayısıyla "Blu-ray" olan "Blue Ray" den söz edilirken mutlaka "Blu-ray" diye yazılmalıdır. Yani "Blue-ray", "Blu-Ray" gibi yazımlar yanlıştır. Blu-ray kullanarak üzerinde işlem yapılan medyanın ismi Blu-ray Disc'tir. Blu-ray Disc'in kısaltılmışı da BD'dir.
BD'lerin kapasite avantaşı iki şekilde sağlanmış. Birincisi dalga boyu kırmızı lazerden daha küçük olan mavi lazer kullanımı. İkincisi ise odaklama becerisi diyebileceğimiz "Numerical Aperture (NA)", yani Numerik Darlık. Mavi lazer kullanan tek yeni teknoloji BD'ler değil, bunun yanında Yüksek Çözünürlüklü DVD, High Definition DVD yani HD-DVD'ler de var. Teknik olarak DVD'lerle aynı olan HD-DVD'lerin tek artısı kırmızı lazer yerine mavi lazer kullanmaları. Blue-ray Disklerin farkı odaklama becerileriyle ortaya çıkıyor. Bu kısım biraz daha teknik bir detay ve ileride daha ayrıntılı değineceğim. Blu-ray teknolojisinde DVD'lerde bulunan 0.65 odaklama becerisi 0.85 e çıkmış. Daha iyi odaklayan lazer kafası daha ince detaylara inmiş ve bu avantaj kapasiteye olumlu yansımış. Tüm bunların yanında bir çok ek metodlar da kullanılarak 25 GB gibi bir kapasiteye ulaşılmış.

Bluetooth 3

Dünya üzerinde Bluetooth teknolojisinin geliştirildiği tek merkez olan Bluetooth SIG'e bağlı Bluetooth Çip üreticileri, yeni versiyonun kamuoyuna açılmadığı halde bu aydan sonra güncellenmiş versiyonuyla kullanılmaya başlanacağını bildirdi.
Bluetooth 3.0, geliştirilmiş bir dosya aktarım protokolüne ve saniyede 480 Mbit hızla indirme yapabilme kabiliyetine sahip. 802.11 teknolojisi(teknik olarak WiFi olmayıp, WiFi tarafından kullanılan 802.11 arabirimi kullanan) ile çok daha büyük dosyaları transfer etmek mümkün olacak.
Eski versiyon ile sadece randevular, iletişim bilgileri ve küçük boyutlu dosyalar transfer edilebilirken, yeni versiyon ile multimedya içerikler, video ve müzik dosyaları yüksek hızda gönderilip alınabiliyor. Ayrıca Geliştirilmiş Güç Kontrolü (EPC) ile gerekli durumlarda sinyal arttırımı yapılarak bağlantı kopmalarının da önüne geçileceği öngörülüyor.

Linux

Linux serbestçe dağıtılabilen çokgörevli çok kullanıcılı UNIX işletim sistemi türevidir. Linux İnternet üzerinde ilgili ve meraklı birçok kişi tarafından ortak olarak geliştirilmekte olan ve başta IBM-PC uyumlu kişisel bilgisayarlar olmak üzere birçok platformda çalışabilen ve herhangi bir maliyeti olmayan bir işletim sistemidir
.UNIX 70'li yılların ortalarında büyük bilgisayarlar üzerinde çok kullanıcılı bir işletim sistemi olarak geliştirilmiştir. Zaman içerisinde yayılmış ve birçok türevi ortaya çıkmıştır. UNIX ismi UNIX Research Laboratories INC şirketinin tescilli markası olduğundan dolayı birçok şirket aynı temele dayanan işletim sistemleri için değişik isimler kullanagelmişlerdir. Örnek olarak· Hewlett-Packard; HP-UX· IBM; AIX· Sun Microsystems; SunOSkullanmaktadırlar.

Bugün kişisel bilgisayarlardan süper bilgisayarlara kadar bir çok bilgisayar için yazılmış bulunan UNIX türevleri mevcuttur. Ne var ki bu türevlerin çoğu gelişimi belirli bir noktada durmuş ve yüksek fiyatla satılan ticari yazılımlardır.Linux temel olarak Finlandiya Üniversitesinde öğrenci olan Linus Torvalds 'ın ve İnternet üzerinde meraklı bir çok yazılımcının katkıları ile geliştirilmiştir. Linux gelişimi açık bir şekilde yapılmaktadır. Bunun anlamı işletim sisteminin her aşaması açık olarak İnternet üzerinde yayınlanmakta dünyanın dört bir yanında kullanıcılar tarafından test edilmekte hataları ve eksiklikleri tesbit edilerek düzeltilmekte ve geliştirilmektedir. Zaman zaman bu deneme aşamaları belirli bir noktada durdurulur ve güvenilir bir işletim sistemi sunulup geliştirme için ayrı bir seriye devam edilir. Geliştirmede yer alan bu açıklık Linux'un en büyük avantajlarından biridir. Gelişimi evrimseldir hatalar anında kullanıcılar tarafından tesbit edilip rapor edilmekte ve birçok kişinin katkısıyla düzeltilmektedir. Bazı işletim sistemi sürümleri saatler içerisinde güncellenebilmektedir.Linux Andy Tannenbaum tarafından geliştirilmiş olan Minix işletim sisteminden esinlenilmiştir. Linus Torvalds boş zamanlarında Minix'ten daha iyi bir Minix işletim sistemi yaratmak düşüncesiyle 1991 Ağustos sonlarında ilk çalışan Linux çekirdeğini oluşturdu. 5 Ekim 1991 tarihinde 0.02 sürümü Linux ilk defa tanıtıldı. Linus comp.os.minix haber grubuna gönderdiği yazıda yeni bir işletim sistemi geliştirmekte olduğunu ve ilgilenen herkesin yardımını beklediğini yazmıştı. İşletim sisteminin çekirdeği için verilen numaralar kısa sürede bir standart kazandı. a.x.y seklinde belirtilen çekirdek türevlerinde y bulunulan seviyeyi x gelişim aşamasını göstermektedir. Tek sayılı x'ler geliştirme aşamalarını çift sayılı x'ler ise güvenilir Linux çekirdeklerini göstermektedirler. a ise değişik Linux sürümlerini belirtir. Bu yazının hazırlandığı Ocak 1998 içerisinde en son güvenilir (kararlı) Linux çekirdeği 2.0.33 en son gelişim aşamasındaki çekirdek ise 2.1.79'dur.Linux gerçekten son yıllarda hızlı bir gelişme göstermiş çesitli ülkelerden birçok kullanıcıya erişmiş ve yazılım desteği günden güne artmıştır. Değişik kuruluşlar Linux sistemi ve uygulama yazılımlarını biraraya getirerek dağıtımlar oluşturmuşlar ve kullanımını yaygınlaştırmışlardır.

İso dosyası nedir?

iso bir format dir, bunu yakma programlari ile image olarak yakabilirsin, veya Daemon-Tools adindaki program ile bilgisayarinda sanal disk i$lemi ile bu iso yu acip oyunu kurabilirsin...Daha detaili bilgiler icin oyun bolumundeki sabit konulara, resimli program anlatiminda Daemon-Tools i aratarak, bilgileri elde edebilirsin

Partisyon ya da Partition nedir?

Diskin mantıksal bölümlerine partisyon (partition) denir. Diski mantıksal bölümlere ayırmaya da partitioning denir. Örnek olarak diski C: D: E: gibi sürücü harflerine göre bölümlemek ya da linuxta diski mount pointlere göre bölümlemek gibi.

Emulatör Nedir?

Emülatör yazılım ve/veya donanımın yaptığı işi, yazılım ve/veya donanım olarak farklı bir sistem altında yapabilmemizi sağlayan yazılımdır. Emulasyon bir sistemin başka bir sistemde,kendi orjinalliğine yakın olarak çalıştırılması işlemine emulasyon, bunu yapan alet veya programlara da emulatör denir… Emülatörler sistemler arası farklılıkları gidererek bunu sağlarlar. Örneğin Linux altında Wine emülatörü ile Windows uygulamalarını şimdilik kısmende olsa çalıştırabiliyoruz.Günümüzde kişisel bilgisayarlarda her türlü eski bilgisayar ve oyun sisteminin taklit edilmesi olanaklı hale gelmiştir. Emülasyon işini gerçekleştiren yazılıma emülatör adı verilir.

Emulatörler Nasıl Çalışır?

Genel olarak kurulum dosyası ile beraber gelen emülatörler içinde sistemin ihtiyaç duyacağı programlar beraber yüklenmektedir. Buna rağmen bazı emulatörler ROM dosyası ile tabir ettiğimiz sanal olarak taklit edeceğimiz makinenin BIOS’una ihtiyaç duyabilirler. Bu tür dosyaları internette kolayca bulup indirmemiz mümkündür.Bundan sonra yapacağınız tek şey taklit ettiğiniz sisteme ait bir programı veya oyunu açıp kullanıma başlamanız olacaktır..

Çevirici bilgileri:

1 Byte = 8 Bit1
Kilobyte = 1024 Bytes1
Megabyte = 1048576 Bytes1
Gigabyte = 1073741824 Bytes

Cache (önbellek) nedir

Siz bir uygulamayı ikinci çağırışınızda ilk çağırışınızdan hızlı açılıyorsa cache bellek ile tanıştınız demektir. Peki bu olayın perde arkası nedir?Cache Bellek en son yaptığınız işlemleri değerlendirerek bir sonraki yapacağınız işlemi %90 tahmin edip bu bilgileri tutan L1 ve L1 in %10 tutturamaması durumunda bu %10 un da %90’ı oranında (siz hesaplayın artık) tahmin edip bu bilgileri tutan L2 adında işlemci çekirdeğine gömülü iki adet statik Ram den oluşur.Cpu L2’de de bu bilgileri bulamamsı durumunda RAM’e gider. Orada da yoksa HDD’e gider.
Cache Belleği ilk icat edildiği yıllarda board üzerine koymuşlar ve sadece L1’den oluşuyormuş. O zamanlar da bu tahmin mekanizması bayağı işe yarasa da board üzerinde olduğu için Cpu L1 ile iletişime geçeceği zaman board’un veri yolu hızına düştüğü için pek şimdikisi kadar kullanışlı değildi. Abiler bu Cache’i Cpu içine koymak istiyorlardı. Fakat bu o kadar kolay değildi. Milyonlarca transistörü Cpu içine koyan adamlar, bir türlü Cache’i çekirdeğe gömemiyorlardı ki çekirdek hızında erişebilsinler. Bir ara akıllarına bir fikir geldi. Madem biz bunu çekirdeğe koyamıyoruz çekirdeğe en yakın yere koyalım dediler ve bu fikrin ürünü olan SLOT işlemciler piyasaya çıktı. Bu tip işlemcilerde çekirdeğin etrafında Cache’ler görülebilir. Fakat bu yöntemle hem istedikleri performans’ı alamadılar hem de işlemci board üzerinde dikine durduğu için sabitlemek zor oluyordu. Bir süre sonra Cachle’i çekirdeğe gömmeyi başardılar. Hatta L2 ile birlikte.
Cache li işlemciler normallerinden daha pahalıydı. Çünkü cache’i çekirdeğe gömmek zor bir işlemdi. Öyle ki ürettikleri 100 işlemciden 98’ini çöpe atmak zorunda kalıyorlardı.İşte bir işlemci alırken dikkatimizi çeken 512 cache olayının hikayesi kısaca böyle.
Nasıl Çalışır?Her zaman şu örnek verilir. Bir lokantaya ilk defa gidip bir kase çorba istediğinizde Çorbanın yapılıp gelmesi uzun sürebilir. Eğer yemeğin yapıldığı yerin(HDD) hemen ön tarafında belirli bir miktar yemeği sıcak tutabilecek bir hazne varsa (RAM) ve siz oradaki çeşitlerden birini yiyecekseniz çorbanın pişmesini beklemezsiniz. Siz eğer aynı yere daha sık gelmeye başlarsanız garson sizi tanır ve sizin geleceğiniz saatlerde yemek arabasına(L2) sizin çeşitlerinizi de koyar. Sürekli müşterisi olursanız ve %90 aynı siparişleri veriyorsanız geleceğiniz saatte çorbanızı masanızda(L1) hazır bulursunuz.Ne işe yarar?İşte siz örn: Excel’i ilk açtığınızda normal hızda açılır. 2. Açtığınızda nasıl açıldığını bile fark edemezsiniz.Cache farkını Setup’tan L1 ve L2 seçeneklerini DİSABLE yapıp test edebilirsiniz.
Statik ram den bahsettik onu da açıklayalım;Çalışma prensibi olarak temelde 2 tip RAM vardır. Dynamic ve Static.Static RAM makine açık olduğu sürece üzerine yazılan veriyi tutabilir. Transistörlerden imal edilmiştir.Dynamic RAMler üzerindeki veriyi tutabilmek için belirli aralıklarla kondansatörlerle tetiklenmeleri gerekir. Aksi takdirde üzerindeki veri kaybolur. Bunun için ana kart üzerinde bu tetiklemeyi yapacak ayrı bir devre dizayn edilmiştir ve bu yüzden dynamic ramler cache bellek olarak çekirdekte kullanılamazlar. Bildiğimiz ramler Dynamic ramdir. Static ramler yapılarında transistör kullanıldığı için daha pahalıdır.

Yaygın mikroişlemciler ve mimariler

AMD K5, K6, K6-2, K6-III, Vikipedi:Duron, Athlon, Athlon XP, Athlon MP, Athlon XP-M (IA-32 32-bit Intel x86 mimarisi)
AMD Athlon 64, Athlon 64 FX, Athlon 64 X2, Opteron, Sempron, Turion 64 (AMD64 mimarisi)
ARM ailesi, StrongARM, Intel PXA2xx
Altera Nios, Nios II
Atmel AVR mimarisi (saf mikrodenetleyiciler)
EISC
RCA 1802 (RCA COSMAC, CDP1802)
Cyrix M1, M2 (IA-32 32-bit Intel x86 mimarisi)
DEC Alpha
Intel 4004, 4040
Intel 8080, 8085, Zilog Z80
Intel 8086, 8088, 80186, 80188 (16-bit yalnızca -gerçek mod Intel x86 mimarisi)
Intel 80286 (16-bit gerçek mod ve korunmuş mod Intel x86 mimarisi)
Intel 80386, 80486, Pentium, Pentium Pro, Celeron, Intel Core Duo, Pentium II, Pentium III, Xeon, Pentium 4, Pentium M, Celeron M (IA-32 32-bit Intel x86 mimarisi; IA-64 ataları, HP PA-RISC)
Sonraki Xeon, sonraki Pentium 4, Pentium D, Celeron D, Intel Core 2 (EM64T mimarisi)
Intel Itanium (IA-64 mimarisi)
Intel i860
Intel i960
M32R mimarisi
MIPS mimarisi
Motorola 6800, MOS Technology 6502, Motorola 6809
Motorola 68000 ailesi, ColdFire
Motorola 88000 (PowerPC ailesinin ataları, POWER)
NexGen Nx586 (IA-32 32-bit Intel x86 mimarisi)
IBM POWER (PowerPC ailesinin ataları, 88000)
NSC 320xx
OpenCores OpenRISC mimarisi
PA-RISC ailesi (HP,IA-64 ataları mimarisi, IA-32)
PowerPC ailesi, G3, G4, G5
National Semiconductor SC/MP ("scamp")
Signetics 2650
SPARC, UltraSPARC, UltraSPARC II–IV
SuperH ailesi
Transmeta Crusoe, Efficeon (VLIW mimarisi, IA-32 32-bit Intel x86 emulator)
INMOS Transputer
VIA'nın C3,C7,Eden Serisi (IA-32 32-bit Intel x86 mimarisi)
Western Design Center 65xx
XAP processor Cambridge Consultants'dan

FSB NEDİR

Fsb işlemci ile anakart üzerindeki kuzey köprüsünün iletişimini sağlayan hayati bir veriyolu. yani işlemciye sistemden gelip giden tüm veriler bu FSB veriyolu ile sağlanıyo. şu an FSB veri yolunu kullanan tek işlemci markası intel. AMD işlemciler için 2000mhz fsb ibaresi işlemci ile çipset arasındaki veriyolu hızını anlatmak için genel bi tabir. AMD işlemciler hyper transport denilen bir veriyolunu kullanmakta. cache işlemcilerde kullanılan ön bellek. hangisi daha önemli? ikiside yeterince önemli. fakat daha büyük ön bellekli daha düşük FSB li bir işlemciden düşük önbellekli ama daha yüksek FSB li bir işlemci daha iyidir.

MD5 nedir..?

MD5, RFC'de de belirtildiği gibi şifreleme algoritmalarına yardımcı olmak amacıyla kullanılabilecek bir HASHING / FINGERPRINTING algoritmasıdır ve yalnızca 128-bit'lik (16-bayt) bir çıktı üretir. Bu nerede kullanılır? Öncelikle bir verinin (dosyanın) doğru transfer edilip edilmediği veya değiştirilip değiştirilmediğinin kontrol edilmesinde. Örneğin CD ISO dosyalarının çoğuz aman MD5 hash'leri de yanında verilir ve 700MB'lık bir transferin ardından bu değerin kendi hesapladığımızla aynı olmasını umarız Bir diğer kullanımı da public-key şifrelemededir. Public-key şifreleme (asimetrik), simetrik şifrelemeye göre çok çok (ve çok) daha fazla hesap gücü ve zaman gerektirdiğinden Public-key sistemlerde bile aslında Simetrik standart şifreleme kullanılır (Asimetrik public key ile). Daha sonra veri MD5 gibi bir hash'ten geçirilir ve bu kısa hash değeri asıl olarak asimetrik şifreleme ile şifrelenir. Bu sayede performans ile güvenlik arasında bir denge sağlanmış olur.

Bunlara ek olarak md5 i daha detaylı anlatırsak

Bir database management tekniğidir . yani eldeki key kullanılarak şak die bulunur veri'nin konumu. hash fonksiyonu veri'nin bazı matematiksel özellikler kullanılarak - mesela harflerinin ordinal değeri ve kelimedeki yerleri - bir key üretir bu key sayesinde konum belli olur. bu fonksiyon belirli miktarlarda veri için hash table'da verileri ne kadar homojen dağıtabiliyosa o kadar iyidir. diğer önemli nokta collisionlardır. çakışma olduğunda yani aynı key'e sahip iki veri olduunda lineer probing, quadratic probing ya da double hashing olaylarından bir tanesi kullanılarak çakışan verinin yeni lokasyonu bulunur. lineer probing de veri hash tableda hemen bir sonraki lokasyona yerleştirilir, double probingde de lokasyonun nümerik karesi alınarak koyulucak yeni lokasyon bulunur, double hashingde de iki hash functionı içiçe kullanılarak keylerin daha da unique olması sağlanır. Eğer belli bölgelerde birikme olmuşsa bunlara da cluster denir, en birinci amaç bunu önlemektir zaten probing olayında. ayrıca hash table'ın büyüklüğünün asal sayı olması tercih edilmelidir, özellikle quadratic probingde, bu sayede homojen bir probing sağlanır.
MD5'in kırılması olayına gelince. Söz konusu olan bir HASH algoritması olduğuna göre 'kırmak' demek aynı HASH değerini üreten 'aynı' ya da 'başka' bir veri dizisi bulmak demektir. Aynı 128-bitlik hash değerini üreten binlerce (gerçekte sonsuz!) veri vardır. Örnekteki 17645312 parolası 98b011d88c9ae33766814dcc76ad7b5c HASH değerine eşitlenmekte. Ancak örneğin (atıyorum) 9831332123 parolası da aynı HASH değerini verebilir, ve daha binlercesi.... MD5 aynı HASH değerini veren iki ya da daha fazla girdinin makul süreler içinde bulunamayacağı noktasından hareket ediyordu. Fakat günümüzde özellikle girdi verisi kısa ise (örneğin parolalar gibi) bu süre son derece kısaldığından MD5'in de güvenilirliği azalmıştır.9 haneli sadece rakamdan oluşan bir şifrenin kırılması ortalama 5 dakika almaktadır p4 2.4 gibi bir sistemde o yüzden şifreniz uzun ve harf kombinasyonu içersin5465siU4 gibimd5 tek yönlü bir algoritmadır yani sizin şifrenizabc olsun bunun md5 li hali 32 karekterli bi yapı oluşturur 900150983CD24FB0D6963F7D28E17F72eğer şifreniz ABc olsaydı bu yapı 4C36FA32C9D93A002C3E14CE038AA709 olurdumd5 in geri dönüşümü yoktur şifrenizi forumda unuttuysanız yönetici bu şifreyi hiç bir şekilde geri dönüştüremez link i kullanarak yeni şifre üretebilirsinizpeki bu phpbb açıkları kullanılarak hack olayı nasıl oluyor burda kullanılan exploitler sayesinde admin in hashine ulaşılır 32 karekterli bir yapı yukarda gösterdiklerimiz gibi bu yapı çeşitli şifre crackerlar yardımıyla cracklenir dikkat edin geri dönüştürülmez cracklenir yani bu programların mantığı şu 0-9 A-Z arası bütün kombinasyonları denerler mesela şifre 12 olsun bu programların çalışma mantığı şöyledir sıradan 0-9 arası kombinasyonları denerler her rakamın md5 hash ine bakarlar ve eldeki hash le karşılaştırırlar tuttuğu zaman programa terminate emtri verilr böylece şifre bulunmuş demektiraslında bahsedildiği kadar güvenli değildir güvenliği sağlamak için phpbb forumunuzu güncel tutun yamaları yükleyin böylece saldırgan hashlere ulaşamaz aynı zamanda şifrenizi uzun ve harf kombinasyonu yapın eğer saldırgan güncel olmayan bir foruma açıkları yardımıyla ulaşıp admin in hash ini aldıysabunu kırabilir ama şuna bakalım şöyle bir şifrenin 568215687 kırılması için gereken süre 5 dakika iken4561siU7S Böyle bir şifrenin kırılması için gerekli süre yıllar bile olabilir

NTFS, FAT ve FAT32

NTFS, FAT ve FAT32 arasında seçim yapmaWindows XP yüklü bir bilgisayardaki disk bölümleri için, üç dosya sistemi arasından seçim yapabilirsiniz: NTFS, FAT ve FAT32 Dosya sistemlerini birbiriyle karşılaştırmak için aşağıdaki bilgilerden yararlanın NTFS, neden önerilmektedir?
• NTFS dosya sistemi, FAT veya FAT32 dosya sistemlerinden daha güçlüdür ve Active Directory ve önemli bazı başka güvenlik özelliklerini çalıştırabilmek için gerekli özelliklere sahiptir Active Directory ve etki alanı tabanlı güvenlik gibi özellikleri yalnızca NTFS dosya sistemini seçerseniz kullanabilirsiniz
• Disk bölümlerinin NTFS dosya sistemine dönüştürülmesi kolaydır Disk bölümlerinizde ister FAT, ister FAT32, ister NTFS'nin daha eski sürümleri kullanılmış olsun, Kur programı dönüştürmeyi kolaylaştırır Bu dönüştürme türünde dosyalarınız (bir bölümü biçimlemenin aksine) olduğu gibi kalır Dosyalarınızı korumanız gerekmiyorsa ve kullandığınız dosya sistemi FAT veya FAT32 sistemiyse, disk bölümünü FAT veya FAT32’den dönüştürmek yerine NTFS ile baştan biçimlendirmeniz önerilir Disk bölümünün biçimlendirilmesi sırasında o bölümdeki tüm veriler silinir ve temiz bir sürücüyle başlarsınız Bölüm baştan NTFS ile biçimlendirilse de, convert komutuyla dönüştürülse de dosya sistemi olarak NTFS'nin seçilmesi en iyisi olur Converr komutunun nasıl kullanılacağı aşağida ayrıntıları ile incelenecektir
• Dosyalar ve klasörler üzerinde erişim denetimi uygulayabilmek ve sınırlandırılmış kullanıcı hesaplarını desteklemek için NTFS kullanmalısınız FAT32 kullanırsanız, hesap türleri ne olursa olsun (yönetici, sınırlı veya standart hesap), tüm kullanıcılar sabit diskinizdeki tüm dosyalara erişebilecektir
• Büyük disklerle en rahat çalışabilen dosya sistemi NTFS’dir (Büyük diskler için ikinci iyi dosya sistemi FAT32'dir ) FAT veya FAT32 sistemini dosya sistemi olarak seçmek isteyebileceğiniz tek bir durum olabilir Bilgisayarın bazen daha önceki bir Windows sürümüyle, bazen de Windows XP ile çalıştırılması gerekiyorsa, sabit diskinizin birincil (başlatma) bölümü FAT veya FAT32 bölümü olmalıdır Daha önceki çoğu Windows sürümü, NTFS'nin son sürümüyle biçimlendirilmiş disk bölümlerine erişemez Bunun iki istisnası, Windows 2000 ve Service Pack 4 veya sonraki bir sürümü yüklü Windows NT 4 0'dır Service Pack 4 veya sonraki bir sürümü yüklü Windows NT 4 0, NTFS sisteminin son sürümüne erişebilmekle birlikte bazı kısıtlamara tabidir Windows NT 4 0 kullanıma sunulduğunda varolmayan NTFS özellikleri kullanılarak saklanmış olan dosyalara erişemez Birden çok işletim sisteminin kullanılması dışındaki tüm durumlarda önerilen dosya sistemi NTFS'dir
Önemli : Bir sürücüyü veya disk bölümünü NTFS'ye dönüştürdükten sonra yeniden kolayca FAT veya FAT32'ye dönüştüremezsiniz Bu ancak 3 parti bir program ile yapılabilir Aşağıda bunun nasıl yapılacağı ayrıntıları ile incelenecektir
Not : Ntfs dosya sisteminin bir diğer özelliğide kota ve erişim haklarınını tanımlanabilmesidir Kotalar bilgisayara oturum acan herhangi bir kullanıcının bir diskte kullanabileceği maximum alanı belirtebilemekte; erişim hakları ise hangi kullanıcının hangi klasör/diske erişim hakkı verilip verilmeyeceğinin ayrıntılı olarak tespit edilebilmesine yarar Erişim hakları Nt tabanlı işletim sistemleri herhangi bir domain /etki alanı altında calışmıyorsa gizlenmiş durumdadır domain altında calışılmadan diskteki belli kaynaklara erişim hakları vermek için Bilgisayarım=>araçlar=>klasör secenekleri=>Basit dosya paylaşımını kullan seceneğini kaldırınız Bundan sora Ntfs disklere sağ tuş tıkladığınızda Paylaşım ve güvenlik sekmesine yeni özellikler geldiğini göreceksiniz Gerekli ayarları buradan yapabiliriniz

NLİTE PROGRAMI

nLite, normalde silinemeyen Windows bileşenlerini silmek, temiz bir kurulum CD'si hazırlamak veya sanal makinelerde denemeler yapmak için imaj dosyaları oluşturabilmek için kullanableceğiniz bir yazılımdır. nLite'ın en önemli özelliği, Windows içindeki istenmeyen eklentilerin kaldırılması. Yani bu yazılım ile Microsoft'un size direttiği tüm eklentileri ve programları kolaylıkla temizleyebilir, üstelik bu eklentileri hiç içermeyen yeni kurulum CD'leri de hazırlayabilirsiniz.
Programın Özellikleri :# Servis Paketi entegrasyonu# Eklenti bileşenlerini temizleyebilme# Kolay kurulum# Sürücü entegrasyonu# Güncelleme entegrasyonu# İnce Ayarlar# Yamalar# ISO dosyası oluşturabilme özelliği
Program Hakkında Detaylar :
Tanımlama Becerisi : Programı eğer SP1 veya SP2 içeren kurulum klasörünüze açarsanız, bu eklentileri tanıyıp kendini ona göre yapılandırabiliyor. Böylece, herhangi bir işlem yapmadan önce size uyarı verip bir dosyayı bozmanıza ya da Windows uyarısı gelmesine de engel oluyor. Tabii sadece kurulum için değil, mevcut Windows sisteminize de müdahale edebiliyor. SP1 ve 2'yi de tanıdığı için herhangi bir karışıklık veya bozukluk da yaratmıyor.
Özelleştirme/Küçültme : Sürümüne ve diline bağlı olmadan Tüm Windows versiyonlarındaki dahili bileşenleri temizleyebilir ve doğal olarak da sisteminizdeki gereksiz yer ve hafıza işgallerine son verebilirsiniz.
Gelişmiş Ayarlar : Program içerisindeki gelişmiş seçenekler ile Windows kaynağınıza zarar vermeden veya Aktivasyonu bozmadan tüm düzenleme işlemlerini başarı ile gerçekleştirebilirsiniz.
ISO Oluşturabilme : Programın dahili ISO oluşturabilme desteği ile, Tertemiz bir Windows Kurulum CD'si hazırlayabilirsiniz.

alt kat

10^-1=desimetre(dm)
10^-2=santimetre(cm)
10^-3=milimetre(mm)
10^-6=mikrometre(Mm)
10^-9=nanometre(nm)
10^-12=pikometre(pm)
10^-15=femtometre(fm)
10^-18=attometre(am)
10^-21=zeptometre(zm)
10^-24=yoktometre(ym)

üst kat

10^0=metre(m)
10^1=dekametre(dem)
10^2=hectometre(hm)
10^3=kilometre(km)
10^6=megametre(Mm)
10^9=gigometre(Gm)
10^12=terametre(Tm)
10^15=petametre(Pm)
10^18=egzometre(Em)
10^21=zettometre(Zm)
10^24=yottometre(Ym)

20 Ekim 2009 Salı

Anakartların Yapısı, Bileşenleri ve Görevleri



Anakartlar elektriği geçirmeyen fiberglas malzemeden üretilirler ve üzerinde bakır yollar bulunur, çok karmaşık bir yapıdadırlar ama çalışma prensibleri oldukça basittir.
Standart bir anakart üzerinde bulunan minimum bileşenler ve donanımlar; İşlemci, Chipset (Yonga Seti), Ram, Ses kartı, Ekran kartı, Ethernet kartı, Bios, Ram slotları, PCI slotları, AGP Slotları vesairedir. Bunların yanısıra klavye ve farenin takılabileceği PS/2 bağlantıları da anakart üzerine entegre edilmiştir.
Chipset (Yonga Seti): Yukarıda da kısaca bahsettiğimiz gibi Chipsetler bilgisayar içerisinde haberleşmeyi sağlar. Bileşenler üzerindeki haberleşme ne kadar hızlı gerçekleşirse bilgisayarın performansıda o derece artar. Bu nedenle chipsetlerin bilgisayar performansı üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Günümüzde en çok kullanılan Chipsetler Intel firması tarafından üretilmektedir.Silicon Integrated Systems (SIS), Acer Labs Inc. (ALI), VIA gibi üretici firmaların da geliştirdiği popüler yonga setleri vardır.
VeriYolu (Bus): Anakart üzerindeki bileşenlerin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan aygıtların chipsetler olduğunu söylemiştik veriyolu (Bus) ise chipsetlerin haberleşmeyi sağlarken kullandığı yolu teşkil eder yani veriyolları bileşenler arasındaki köprülerdir. Örnekle açıklamak gerekirse Chipsetleri sabit telefonlara, Veriyollarını ise telefon kablolarına benzetebiliriz. Nasıl ki telefon görüşmesi yaparken kablolar aracılığı ile iletişim kuruyorsak Chipsetler de Veriyolları aracılığı ile bileşenler arasındaki iletişimi sağlar.
Veri yolları Standart ve Adres olarak ikiye ayrılır.Standart veri yolları bilgisayarda yaptığımız işlemlerle ilgili verileri aktarırken, adres veriyolu verilerin nerelere gideceğini belirler. Bilgisayar üzerindeki her parçanın bir kapasitesi olduğu gibi veriyollarının da kapasitesi vardır ve bu kapasite veriyolunun bir seferde ne kadar veri aktarabileceğini belirler. Mesela 16 bit’lik veriyolu bir seferde 16 bit, 32 bitlik veriyolu bir seferde 32 bit veri akışı sağlar.Tahmin ettiğiniz gibi bu da bilgisayarın performansı açısından oldukça önemlidir. Yalnızca iki donanım aygıtını birbirine bağlayan veriyoluna “port” adı verilir. Örneğin : AGP (Advanced Graphics Port)
Günümüzde bilgisayarlarda ISA, PCI ve AGP veriyolları kullanılmaktadır.
ISA (Industry Standard Architecture): 1984 yılında geliştirilmiştir. ISA veriyolu en fazla 16 bit genişliğinde ve 8 Mhz hızında çalışabilmektedir. ISA veriyolları hızlı veri akışına ihtiyaç duymayan Sound Blaster uyumlu ses kartları için kullanılmaktadır.
AGP (Advanced Graphics Port): Yalnızca ekran kartlarında kullanılmak üzere geliştirilmiştir.Grafik ağırlıklı uygulamalardaki gelişmeler AGP veriyolunun geliştirilmesini zorunlu kılmış ve 1997 yılının sonlarında 32 bit genişliğinde ve 66 Mhz hızlarında geliştirilmiştir.Veriyolu kapasitesi 266 mb/sn’dir.
PCI (Peripheral Component Interconnect): Tak çalıştır destekli bir veriyoludur. 1993 yılında Intel firması tarafından geliştirilmiştir ve 64 bit’liktir.Ancak uyumluluk problemleri nedeniyle genelde 32 bit olarak kullanılır.Veriyolu kapasitesi 133 mb/sn’dir.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Ccd ve Cmos nedir?

CCD veya CMOS, bildiğimiz elektronik devreler gibidir sürekli kullanılan “elektronik film” görevi görürler. Bu cihazların üzerinde, en az cihazın çözünürlüğü kadar sensör/devre vardır ve bu devreler, o noktaya düşen ışığı piksel cinsinden dijital ortama yansıtırlar. Yani 5MP bir dijital fotoğraf makinesi üzerinde, 2560 x 1920 yani yaklaşık 5 milyon adet mini sensör bulunur. CCD’ler ile CMOS’lar arasında en genel tanım, birisinin daha iyi, diğerinin eski teknoloji olduğu şeklindedir ama bu doğru bir tanımlama olmaz. Günümüzde Canon firması, CMOS’u o kadar geliştirmiştir ki, benim diyen CCD’ye taş çıkaracak sonuçlar üretmektedir.
Ama profesyonel üreticileri devre dışı bıraktığımızda CCD teknolojisi, CMOS’tan biraz daha üstün görünmektedir. Tabi bu, bir “teknolojik altyapı” anlamına gelmez. Yani PC’mize alacağımız anakartı seçer gibi, CMOS ya da CCD seçmek “bütünüyle anlamsız” ve sık yapılan bir hatadır. Dijital kameralar, örnek fotoğraflarına yani verdikleri sonuçlara göre seçilir. O makinenin içinde nasıl bir devre olduğu, kullanıcıyı hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Onun için önemli olan, nihai aşamada elde ettiği fotoğrafın kalitesi ve berraklığıdır.
CCD ile CMOS arasında temel farklardan birisi de enerji kullanımıdır. CCD, daha fazla enerji harcar, daha çok ısınır, CMOS ise bunun tersidir ama bu da, kullanıcıyı ilgilendiren bir durum değildir. Yani burada tartışılan işlemci farkı, PC dünyasındaki “intel mi amd mi” tartışması gibi değildir. Kullanıcı sonuçlarla ilgilenir, elektronik devre ile değil. Zira bu aletlerde bir “parça upgrade” söz konusu değildir. Az enerji veya çok enerji harcaması da kullanıcı açısından “anlamsızdır”. Onun için anlamlı olan, tam dolu bir pil ile kaç poz çekebildiğidir. CCD’li bir kamera, daha yüksek amperli bir pil koyup, daha fazla çekim yapma imkanı verdikten sonra, fotoğrafçıyı neden ilgilendirsin ki, hangisinin daha fazla poz çektiği ? Bu konuyu detaylıca anlatmakta fayda var zira dijital kamera kullanımı, PC kullanıcılarına has bir durum değildir. Hatta PC kullanıcıları, bu piyasaya en son giren kullanıcı kesimidir, asıl dijital kamera kullanıcılarının çoğu bilgisayardan anlamaz bile. Buna karşılık PC bazlı kullanıcılar, kameraları “CCD varmış, iyiymiş, bunu alayım” ya da “vaaaay, bunun megapikseli ötekinden daha yüksek, bunu alayım” gibi yanlış değerlendirmeler yapabilmektedir. Elbette ki yüksek MP daha iyidir ama aynı koşullar ve netlik altında yüksek MP daha iyidir. Yüksek MP için kalite kaybı veya yüksek fiyat maliyeti söz konusu oluyorsa, düşük olan daha doğru bir tercihtir. Donanımcılar iyi bilirler ki, bir bilgisayar sistemini değerlendirmede en büyük hata, sadece işlemcinin hızına bakarak karar vermektir. Bu sebeple sadece MP’e bakarak karar verme veya sadece işlemci tipine (CMOS/CCD) bakmak da, aynı büyük hatadır. Tercihlerde temel kriterler sırasıyla, görüntü kalitesi, ergonomi, fiyat/performans, dayanıklılık/uyumluluk olmalıdır. Bunu bir kenara not edelim zira bu işle ilgilenenler, tıpkı PC upgrade eder gibi, 3-5 senede bir kamera upgrade etmeye hazırlıklı olsunlar. Yakıcı bir hobidir bu çünkü

Bios nedir?

Tanım BIOS
: 'Basic Input / Output System' (Temel Giriş / Çıkış Sistemi) kelimelerinin baş harflerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir. Anakartınızın özelliklerini ve üzerine takılı olan donanımların çalışması için gereken parametreleri, kullandığınız işletim sistemine aktaran, minik bir işletim sistemidir. ROM adını verdiğimiz 'Read Only Memory' (Sadece Okunabilir Bellek) bir çipiçine depolanmıştır. Yeni teknoloji ile birlikte anakartların çoğunda şimdilerde kullanıcılar tarafından kolayca güncellenebilen 'Flash BIOS' olarak da bilinen EEPROM 'Electrically Erasable Programmable Read-Only Memory' (Elektrikle Silinebilir Programlanabilir Sadece Okunabilir Hafıza) kullanılmaktadır. (Daha önceki BIOS ların çipleri güncellenebilmek için anakarttan fiziksel olarak çıkartılır ve daha yenisi ile değiştirilirdi.)

Kullanımı ve İşlevleri:
Üstlendiği Görevler Bilgisayarı ilk açtığımızda çalıştırılan ilk program BIOS'dur. İlk olarak bilgisayarın donanımını tarar ve test eder. (Bu işlem Power On Self Testveya POST olarak adlandırılır.) Daha sonra BIOS işletim sistemini yükler. BIOS içindeki bilgiler bazı zamanlar CMOS diye de adlandırılan SETUP programı ile değiştirilebilir. Run Time Service olarak adlandırılan aynı zamanda BIOS‘ un bir fonksiyonu olan komut kümesi bilgisayarın donanımını kontrol etme işleminde işletim sistemine ve uygulama programlarına yardım eder. BIOS, bilgisayarın donanımı hakkında tüm bilgiye sahip olur ve bu donanımların birbirleri ile haberleşmelerini üstlenir. Örneğin; parçaları üzerine takılı barındıran anakartlarda; anakartınızın üzerine takılı donanımların bilgisini BIOS verir. Anakart üzerinden desteklenen herhangi bir donanım rahatlıkla BIOS üzerinden iptal edilebilir. Diğer taraftan BIOS; bir yazılım olduğundan; anakartın dengeli ve performanslı çalışması için kullanıcılara ayar yapma olanağı sağlar
Blu Ray 25 GB'lik yer alır

18 Ekim 2009 Pazar

Anakarttaki soket çeşitleri

Socket 370 (Intel Pentıum III ve Celeron)-Socket A (AMD Athlon ve Puron-Socket 423 (Intel Pentium 4)-Socket 478(Intel Pentıum 4)-Socket 754(AMD Athlon)-Socket 775(Intel Pentıum 4)-Socket 939(AMD Athlon)-Socket 940

kuzey güney köprüleri nedir

Çipset, 2 bileşenden oluşuyor: Kuzey ve güney köprüleri. Anakartınıza baktığınızda rahatça onları ayırt edebilirsiniz ekseriyetle. Kuzey köprüsü adı verilen çipler bazen dahili görüntü çipleri taşır ama ana görevleri işlemci, RAM, AGP veya PCI Ekspres veri yolları arası iletişimi sağlamak.Güney köprüsü ise şayet anakarta dahili ise firewire, ethernet gibi özellikleri USB, PCI, ve artık demode olan ISA veriyollarını, IDE kontrolcüleri(yani diskleriniz) güç yönetimi (APM, ACPI?) ve IRQ gibi diğer mevzuları yönetir. RAID çipi ayrı değilse (anakartta Promise gibi yongalar yoksa) o da güney köprüsünce sağlanır, yönetilir.

16 Ekim 2009 Cuma

GRİBE İLAÇSIZ TEDAVİ

Son bir haftadır devamlı öksürüyorum ve ateşim var. Gittiğim doktor grip dedi ve bir torba ilaç verdi.Bu tür hastalıkların iyileşmesi için kendi kendimize yapabileceğimiz başka şeyleryok mu?

Olmaz mı. Alınacak birkaç küçük tedbir yada yaşantımızda yapacağımız basit düzenlemeler hastalığın daha kolay ve çabuk geçmesine yardımcı olacaktır. Bunların başında grip ve soğuk algınlığında tedaviye ne zaman başlanması gerektiği gelir. Yaşadığınız o can sıkıcı belirtilerin bir kısmı doğal iyileşme sürecinin bir işareti ve savunma sisteminin hastalıkla mücadele ettiğinin kanıtıdır. Mesala ateş, bedeninizin mikropları normalden daha sıcak bir ortamda öldürmeye çalışması nedeniyledir. Normalden daha sıcak bir ortam mikropları öldüren proteinlerin kana daha çabuk ve etkili yayılmasını sağlar. Dolayısı ile orta dereceli bir ateşe bir iki gün tahammül ederseniz daha çabuk iyileşirsiniz. Aynı şekilde öksürük de iltihaplı balgamı dışarı atarak hastalığın akciğerde yerleşmesini engeller. Burun açan ilaçlar da bu bölgedeki kan damarlarını büzüştürerek kan akışını azaltır; bu da mikroplarla savaş için sıcak olması gereken burun ve boğazın soğumasına sebep olur.Burnumuzu düzenli olarak temizleyerek salgıları geri yutmamak önemlidir. Fakat bunu yaparken çok zorlayarak mikrobun orta kulağa taşınmasına sebep olmamak gerekir. Bunun yanında tuzlu su ile burnun temizlenmesi hem tıkanıklığı açar hem de virus yada bakterileri ortamdan uzaklaştırır. Tuzlu su şu şekilde hazırlanabilir; 1 su bardağı ılık suyun içine ½ çay kaşığı tuz ve ½ çay kaşığı karbonat eklenir. Eritildikten sonra sıra ile her iki burun deliği bir damlalık yada burun pompası yardımı ile yıkanır.Vücudu sıcak tutup istirahat etmek ona tüm enerjisini hastalıkla savaşmaya yöneltme fırsatı verir. Bir battaniyeyi üzerinize çekip yatmak yapacağınız en doğru harekettir. Bununla birlikte içeceğiniz sıcak içecekler tıkanıklıkların açılmasına yardımcı olur, susuz kalıp kurumanızı engeller, boğazınızı yumuşatır. Eğer burnunuz boğazınız tıkalıysa gece rahat bir uyku uyuyamazsınız. Papatya, nane, kuşburnu gibi bir bitki ile hazırlanan çayın içine bir tatlı kaşığı bal katıp tatlandırın; eğer içki içiyorsanız dört çorba kaşığı konyak ekleyin, içmiyorsanız yarım limon sıkın. Bunu yatmadan önce sıcak olarak içmek sizi rahatlatacaktır. Bu içeceğin oda ısısına gelmiş halini garagara için de kullanabilirsiniz. Sıcak buharlı bir duş almakta aynı şekilde üst solunum yollarını rahatlatarak, kaslarınızı gevşeterek iyileşmenize yardımcı olur.Tahriş olmuş burun deliklerinin etrafına mentol, okaliptus yada kafur içeren merhemler sürmek hem burunu açar hem de tahrişi düzeltir. Bunların hepsinin de hafif yüzeyel uyuşturucu etkisi vardır; bu da burun çevresindeki acıyı geçirmekte faydalıdır. Sıcak yada soğuk uygulamak dolmuş sinusleri bir ölçüde rahatlatmakta faydalıdır. Bunun için buz torbaları yada sıcak su termoforları kullanılabilir. Fakat aşırı sıcak yada soğuğun cildi yaralamasına izin vermemek gerekir.Gece rahat nefes almak için her zaman yatılandan daha yüksek yastıkla yatılması solunum yollarının açık kalmasına yardımcı olur. Bunun yanında mutlaka gerekmiyorsa hasta insanlar uçak yolculuğundan kaçınmalıdır. Uçuş sırasındaki basınç değişiklikleri hastalığın iyileşmesini geciktirip zorlaştırabilir. Uçmak çok gerekiyorsa üst solunum yolunu rahatlatıcı ilaçlar kullanmak yada sakız çiğneyip sık sık yutkunmak alınabilecek önlemlerdir.Bazı yiyeceklerin grip ve soğuk algınlığı ile savaşta faydalı olduğu bilinir;Bu gıdalardan bazıları aşağıdaki şekilde sıralanabilir;• Çay: Siyah yada yeşil çayın içinde cathecin denilen fitokimıyasal madde vardır. Doğal bir antibiyotik ve ishal durdurucu olarak bilinir•Dolmalık Biber: C vitamini deposudur.•Kırmızı Biber: Salgıları yumuşatır•Hardal ve yabanturpu: Solunum yollarındaki salgıları yumuşatır.•Yabanmersini: İshali durdurur, ağrıları azaltır, ateşi düşürür•Turunçgiller: C vitamini deposudur•Kızılcık: Mikropların idrar yoluna geçmesini engeller•Pirinç: İshali azaltır•Soğan: Bronşit ve diğer enfeksiyonları giderdiği söylenen kimyasallar vardır.•Muz: Mideyi rahatlattığı bilinirTavuk suyuna sıcak çorbanın grip tedavisindeki hikmeti sıcak olmasından, sulu olamasından, kolay sindirilebilmesinden, içinde bol miktarda değerli besinin bulunmasından gelir. Ama en önemlisi annemiz, babamız yada eşimiz tarafından o hastalık halinde en ihtiyaç duyduğumuz sevgi ve ilgi ile hazırlanmış olmasıdır.

13 Ekim 2009 Salı

KİŞİSEL BİLGİSAYARIN TARİHÇESİ

1937 yılında, Harvard üniversitesinden Howard-Aiken ilk otomatik hesap makinesi (MARK-I), 1943 yılında Pennsylvania Üniversitesinden J. P.Erkert'ın ilk işlevsel bilgisayar olan 30 ton ağırlığındaki ve saniyede 5.000 işlem yapan ENIAC [Electronic Numerical Integrator And Calculator] (Elektronik Sayısal Doğrulayıcı ve Bilgisayar)'ı yaptı.ENIAC, 30 ton ağırlığında; 9x15 metrelik bir odayı doldurmakta; hesaplama vurumları 1500 elektromekaniik röleden (yolvericiden) geçip 18.000 den çok radyo lambasından akmaktaydı. ENIAC'ı çalıştırmak için 150.000 vat enerji gerekliydi. ENIAC, yalnızca 80 karaktere eş veri saklayabiliyordu.Lambalaların hepsi çalıştığında, mühendis ekibi bir problemi çözmek için 6000 kabloyu elle fişe takarak ENIAC'ı kuruyorlardı.1951-1959 arasındaki üretilen bilgisayarlarda vakum tüpleri kullanıldı. Bu tüpler bir ampul büyüklüğünde, çok fazla enerji harcamakta ve çok fazla ısı yaymakta idiler. Veri ve programlar magnetik teyp ve tambur gibi bilgi saklama araçlarıyla saklandı. Veriler ve programlar bilgisayara delgi kartları ile yükleniyordu.1959-1964 arasında üretilen bilgisayarlarda transistörler (10 bin adet) kullanıldı. COBOL, FORTRAN, ALGOL yüksek düzeyli diller ve işletim sistemleri geliştirildi. 1964-1970 arasında, üretilen bilgisayarlarda entegre devreler kullanıldı, onbinlerce devre küçük bir silikon chip'e yerleştirildi. Düşük maliyet, yüksek güvenirlilik, ufak boyutlar, düşük enerji harcaması ve hızlı olması bu chip'lerin mikro-bilgisayar yapımında kullanılmasına neden oldu.1970'li yıllardan sonra, büyük çaplı tümleşik devreler kullanılmaya başlandı. Bilgisayar donanımında bu teknolojinin kullanılması bilgisayarın hesaplama hızlarını ve güvenirliliğini arttırmış ve hacimleri çok küçültmüştür.Mikroişlemci denilen tek bir tümleşik devre yongalarının bilgisayarlara uygulanması ile tek kullanıcılı ucuz bilgisayarlar üretilmiştir. İlk IBM Kişisel Bilgisayarı, 1981 yılının Ağustos ayında pazara çıkardı.IBM, 1983 baharında, şirketin, içinde sabit disk bulunan ilk kişisel bilgisayarı olan PC/XT'sini piyasaya sürdü. Disk, yerleşik bir depolama aygıtı olarak çalışıp, 10 megabayt'lıktı.1984'te, IBM, Intel'in 80286 micro işlemcisine dayalı, PC AT adlı yüksek performanslı ikinci kuşak bilgisayarını tanıttı. IBM PC'den üç kat hızlıydı.İlk popüler grafiksel işletim sistemi 1984 yılında, Apple Macintosh'u sürdüğünde piyasaya girdi. Microsoft firması Macintosh için sözlük işlemci ve elektronik tablo programı yazdı.1990 mayısında, Windows 3.0 piyasaya sürüldü.Günümüzde ise yapay zekanın kullanılacağı bilgisayarlar üzerinde çalışmalar sürmektedir

APPLE BİLGİSAYAR TARİHİ

Steven Wozniak ve Steven Jobs liseden arkadaştılar ve ikisi de elektronikle uğraşıyorlardı. İkisi de okuldan ayrılıp, Silicon Valley'de çalışmaya başladılar. Wozniak bilgisayar tasarımı üzerinde çalışıyordu ve 1976'da Apple I'i tasarladı. Jobs, Wozniak'a bu makineyi satması konusunda ısrar etti ve 1 Nisan 1976'da Apple Computer doğdu. Apple I pek ciddiye alınmadı. Apple 1 Nisan Gregorian Takvimine göre yılın 91. günüdür. Sonraki sene için 274 gün var (Artık yıllarda 275). 1977 yılında yerel bir bilgisayar fuarında Apple II modeliyle yer alıncaya kadar adını duyuramadı. Apple II, ilk plastik kasalı ve renkli grafikler içeren bilgisayar olması nedeniyle çok etkleyiciydi. 1980'de Apple III satışa sunuldu ve Apple bilgisayarları yurtdışında da satılmaya başlandı. Jobs 1979'da yönetim kurulu başkanı oldu. 1981 yılında lBM ilk PC'sini üretti. 1983 yılı başlarında John Sculley Apple'ın yönetim kurulu başkanı oldu. Jobs Macintosh üzerinde çalışmaya başladı. Jobs , yazılım geliştiricileri ikna ederek bu model için programlar yazmalarını sağlamaya çalışıyordu. Biliyordu ki Mac'in başarılı olması yazılım endüstrisine bağlıydı. 22 Ocak 1984'te, 22nd, Super Bowl'un üçüncü çeyreğinde, Apple meşhur 60 saniyelik reklamını yayınladı. Ridley Scott tarafından yönetilen bu reklamda Orwell'in 1984 kitabından alıntı yapılmış ve 1970'li yılların en umut verici yönetmenlerinden biri olan Ridley Scott, özellikle " The Duellists " ( 1977 ) ve " Allien " ( 1979 ) gibi ses getiren filmlerde sergilediği kendine has üslubu ve etkili öykü anlatımıyla dikkatleri üzerinde topladı. Her ne kadar 1980 ve 1990'lı yıllarda yaptığı ticari filmlerle eleştirilere maruz kaldıysa da yeteneğinden hiçbir şey yitirmeyen Scott, özellikle yüksek bütçeli " 1492 : Conquest of Paradise " adlı filmin gişede hüsrana uğramasıyla itibar kaybetti....Detaylı bilgi için linke tıklayınız.lBM dünyası yeni bir bilgisayar tarafından paramparça edilmişti. Bu arada Jobs, Sculley ile anlaşama¤¤¤¤¤ Apple'dan istifa etti. Bu olayı takiben Apple ilk kez çeyrek bazında zarar açıkladı. Sculley bu arada Windows 1.0 ile Mac grafik arayüzünün benzerlikleri nedeniyle Microsoft'tan Bill Gates ve Paul Allen tarafından 1975 yılında iki kişilik bir şirket olarak kurulan Microsoft, 60 bine yakın çalışanı ve 40 milyar dolarlık nakit rezerviyle yazılım dünyasının devi oldu....Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Bill Gates ile büyük bir tartışmaya girdi. Gates sonunda Windows 1.0'da Mac teknolojilerini kullanmayacağına dair bir anlaşma imzalamaya razı oldu. Bu anlaşmada Gates'in avukatlarının becerisi sayesinde gelecekteki Amerikalı girişimci Gates iki kişilik şirketini (Microsoft) başta gelen bir Bilgisayar Software (Yazılım) şirketine dönüştürdü. Gates 20. yüzyılın son döneminde en başarılı şirket patronlarından biri oldu. Seattle/Washington'da avukat bir babayla öğretmen bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen Gates, henüz oniki yaşındayken özel bir okulda ilk informatik (bilişim) kurslarına gitti. Okul arkadaşı Paul Allen ile birlikte boş zamanlarını çoğunlukla bilgisayar programları üzerinde çalışarak geçiriyo...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Windows sürümlerinden hiç bahsedilmemişti. Böylece Apple grafik arayüz tasarımında tek olma hakkını yitirmiş oldu. Bu anlaşma Windows arayüzü hakkında açılan daha sonraki Apple-Microsoft davalarında önemli bir belge olacaktı. Mac'i düştüğü kötü durumdan kurtaran olay, Mac için ilk PostScript yazıcı olan LaserWriter ve ilk masaüstü yayıncılık programlarından birisi olan ...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.PageMaker'ın aynı anda piyasaya çıkmaları oldu. Bu iki ürün sayesinde Mac yayıncılık için ideal ve ucuz bir çözüm haline geldi. 1987 yılında Apple Mac ll'yi duyurdu. Genişleyebilirlik ilkesi ile üretilen Mac ll, Macintosh hattının güçlü ve bilinen bir bilgisayar ailesi haline geldiği imajını yarattı. Apple ayda 50.000 Mac satmaya başladı. 1990 yılında piyasa PC-uyumlu bilgisayarlarla dolmuşken, Apple Mac satan tek şirket olarak kaldı. Mayıs ayı sonlarında Microsoft neredeyse dünyadaki tüm PC-uyumlu bilgisayarlarda çalışabilen Windows 3.0'ı üretti. Apple 1991 yılı sonlarında iyi bir satış grafiği çizen ilk taşınabilir modellerini (PowerBook) satışa sundu. Aynı zamanda yeni tür bir bilgisayar olan PDA(personel digital assistant) üzerinde çalışmalarına da devam ediyordu. Bu alete Newton adı verilmişti. 1994 yılında PowerMac ailesi anons edildi. Bunlar lBM ve Motorola tarafından ortak olarak geliştirilen ve çok hızlı bir işlemci olan PowerPC işlemcisinin kullanıldığı ilk Macintosh'lardı. PowerPC işlemcisi Mac'lerin lntel tabanlı işlemci kullanılan bilgisayarlarla rekabet edebilmesini, hatta pek çok işlemde de Mac'in onlardan daha hızlı olmasını sağladı. Apple'ın o zamanki yönetim kurulu başkanı Spindler, Mac OS'un aralarında Power Computing firmasında bulunduğu birkaç şirkete lisanslanmasını sağladı. Apple'ın lisans konusunda çok sıkı koşulları olması nedeniyle ancak birkaç şirket bu lisansı alabildi. Apple'ın en önemli sorunu bilgisayarların satışı değil, onların üretimi idi. Yaz ayları sonunda Mac arayüzünün o zamana kadar en iyi taklidi olan Windows95'in çıkması sorunlara eklendi. Apple 1995-96 kış aylarında çok kötü durumdaydı. Pazar yanlış yorumlanarak, orta seviyedeki Power Mac'lerin yanında ucuz Performa modeli de satışa sunuldu ve satışlardan kar edilemedi. Apple bu çeyrekte zarar açıkladı ve 1996 yılı Ocak ayında Spindler'ın istifası istenerek, yerine National Semiconductor'ın eski başkanı Gil Amelio getirildi. Amelio müşterilerin ve yazılım geliştiricilerin şirketin günlük işleyişi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları için çalıştı. 1996 yılının ilk çeyreğinde 740 milyon dolar zararda olan şirket bu zararını 33 milyon dolara indirdi. Üçüncü çeyrekte Apple'ın yaklaşık 30 milyon dolar kar etmesi zarar açıklanmasını bekleyen finansal analistleri yine çok şaşırttı. 1996 yılının son günlerinde Apple endüstriyi saşırtan bir hamle yaparak NeXT'i bünyesine kattığını ve Steven Jobs'un tekrar Apple'a döndüğünü açıkladı. Newton birimi, tamamı Apple'ın olan Newton, Inc. adlı bir şirkete dönüştürüldü. Apple Temmuz 1997'de çeyrek bazında yine milyonlarca dolarlık zararın ardından Amelio'nun istifa ettiğini duyurdu. Apple'ın finanstan sorumlu başkanı olan Fred Anderson'ın günlük işleyişten, Steve Jobs'un ise geçiş döneminde Apple'ın genel durumundan sorumlu olacağı açıklandı. Jobs Apple'ın yapısında dramatik değişiklikler yapmaya Newton'un ayrı bir şirket haline gelmesi kararını iptal ederek başladı. Newton bir kaç ay sonra üretimden kaldırıldı. En önemli açıklamalar ise 1997 yılının Ağustos ayındaki MacWorld Boston'da yapıldı. Jobs açıklamaların en iyisini konuşmasının sonuna saklamıştı. Büyük şaşkınlık yaratan bu açıklama Microsoft'la bir işbirliğine gidileceği ve Microsoft'un satın aldığı 150 milyon dolarlık Apple hissesi karşılığında Microsoft ve Apple'ın 5 yıllık süreyle birbirlerine teknolojilerini lisanslamalarını ve grafik arayüz tartışmalarına son verecek anlaşmanın yapılacağının duyurulması idi. Microsoft ayrıca çok popüler bir üretkenlik yazılımı olan Office '98 paketinin Macintosh için yıl sonuna kadar hazır olacağını da duyurdu. Bir sorun daha vardı: Mac uyumlu bilgisayarlar. Jobs, Mac uyumlu üreticilerin Mac pazarına satış yaptıklarını düşünüyordu. Power Computing, Motorola ve IBM'in lisansları geri alındı. Sadece Umax tüketici pazarına 1000$'ın altında makineler üretme şartı ile lisansını kullanmaya devam etti. Umax elindeki stoğu erittikten sonra ÒWintelÓ satmaya başladı. Apple 10 Kasım 1997'de bir basın toplantısı düzenledi ve Jobs şirket stratejilerindeki yeni değişiklikleri açıkladı. Apple artık Power Computing'in geçmişte çok başarılı olduğu şekilde telefonla ve Web üzerinden makine satmaya başlayacaktı. Jobs ayrıca iki yeni model duyurdu: PowerMac G3 ve PowerBook G3. Apple Store bir haftada en büyük üçüncü e-ticaret sitesi haline gelerek çok başarılı oldu. Ocak ayındaki MacWorld San Francisco fuarında Jobs, Apple'ın bir yıldan uzun bir süredir ilk kez karlı bir çeyrek geçirdiğini ve 44 milyon dolar kazandığını açıkladı. Mayıs ayında yeni PowerBook G3 serisi duyuruldu. Bunun yanısıra eğitime yönelik Apple Store sitesi ve yepyeni bir Mac tasarımı da tanıtıldı; iMac. iMac Apple'ın tüketici pazarında kullanıcılara sunduğu, kullanıcılara gerekenden çok daha fazlasını hesaplı koşullarla sunabilen yeni ürün olacaktı. Jobs, yine Mayıs ayının ileriki günlerinde yer alan WWDC açılışında Apple'ın işletim sistemi çalışmalarına yeni bir yön verildiğini açıkladı. Mac OS X adı verilen yeni işletim sistemi, Mac OS 8 ve Apple'ın NeXTStep'ten türetilmesini planladığı Rhapsody işletim sistemlerini tek çatı altında birleştirecek ve modern bir işletim sisteminde olması gereken tüm özelliklerle birlikte OS 8 uygulamalarının çoğunu geriye dönük olarak çalıştırabilecekti. iMac sonbahar aylarında ABD'de en çok satılan bilgisayar ünvanını elinde tuttu ve Apple satışlarının tahminlerin çok üzerinde gerçekleşmesini sağladı. Apple bir yıldır karlılık durumunu korumuş oldu. 1999 yılının Ocak ayında renkli iMac'leri ve bu tasarımla uyumlu ilk renkli profesyonel bilgisayarı olan PowerMac G3 serisi ve Mayıs ayında da şu anda satılan G4 işlemcili Power Mac G4 serisi duyuruldu. Jobs 2000 yılı Ocak ayında yeniden Apple'ın başkanı olduu. 2000 yılında Mac OS işletim işletim sisteminin üstünde çalışmaya başlayan Apple 2002 yılında Mac OS X Jaguar, 2003 yılı sonunda ise Mac OS X Panther işletim sistemlerini çıkararak dünyanın 1 numaralı Unix sağlayıcısı konumuna geldi. 2003 yılının Ağustos ayında ise Dünyanın ilk 64-bit İşlemcili Masaüstü Bilgisayarı olan Power Mac G5'i ve bu bilgisayarla çalışan İşletim Sistemini piyasaya süren Apple rakiplerini geride bırakarak teknolojideki lider konumunu sürdürdü. 2002 yılında dijital müzik çalar piyasasına iPod'u sunan Apple iTunes yazılımı ile Amerika'da şarkı satışına başla¤¤¤¤¤ hem müzik hem de dijital müzik çalar pazarının lideri konumuna geldi.

6 Ekim 2009 Salı

Blog Nedir?

Blog, İngilizcedeki "web" ve"log" kelimelerinin birleşmesinden oluşan weblog kavramının zamanla yaygınlaşmış ve kısaltılmıştır adıdır. Türkçede açıkgünlük, ağ günlüğü, günce, e-günlük gibi bazı isimler önerilse de, kelimenin yaygın kabul görmüş bir karşılığı henüz bulunmamaktadır.

Blog, genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, web tabanlı bir yayını belirtir.Yayıncının seçimine göre yazılara yorum yapılabilir. Yorumlar blog kültürünün çok önemli bir dinamiği ve yapıtaşıdır. Yorum mekanizması ile yazar ve okuyucular arasında sürekli bir iletişim sağlanır.Blogcuların kendilerine has bir kültürü vardır. Yapıları birbirine benzer, üzerlerindeki yazışma ve konuşmaların tarzları birbirlerine benzer. İlk ağ günlükleri manuel olarak yazılıp güncellenirken, bugün bu iş için özel yazılmış yazılımlar kullanılmaktadır.